YENİ KOLYEM

Hafta başından beri yapabildiğim tek şey bu kolye.İçinde tel olduğu için birkaç farklı şekilde kullanılabiliyor.Tele istediğiniz formu verebiliyorsunuz. Kıvırıp bükebiliyorsunuz yani. Hafta sonu malzeme almaya gideceğim, elimde hiç farklı renk boncuk kalmamış. Bol bol kahverengi ve gri var. Oysa ben morlar, lilalar, beyazlar olsun istiyorum. Dün bütün gün yağmur yağdı. Yavaş yavaş, gürültüsüz patırtısız yağdı. Yağmurun böylesini görmeye çok alışık olmayan ben uzun süre çayımı yudumlayarak seyrettim. Bu günse güneşli ve ılık bir sabah var.Yerler hala ıslak. Birkaç gündür Bilge' de bir huysuzluktur gidiyor. Her şeye bir itiraz, benim dediğim olacak diye bir inat, anlamsız ağlamalar.Sonunda bu huysuzluğun sebebini, bu sabah anladık. Kreşe bunun sınıfına yeni bir çocuk başlamış. Yeni başlayanlarla daha çok ilgilenildiği için, benim şımarık kızım kıskançlıktan çatlamış. Öğretmeni "bir süre sonra geçer" dedi. İstiyor ki herkes onunla ilgilensin, küçük olduğu için böyle hissetmesi doğal ama bunun karakterine yerleşmesine engel olmalıyız. "Kararlı davranma" kararı aldık kocayla. Özellikle kocaya her istediğini yaptırabileceğinin o kadar farkında ki. İşi ben istediği bir şeyi almayınca "ben babaya aldırırım" a kadar götürebiliyor. Sabah sabah ne çok şikayet ettim sadece 3,5 yaşında olan kızımı değil mi? Ama ne yapayım çok endişeleniyorum, onu yetiştirirken hatalar yaparız diye. Tamam abrtmamak gerek belki elbette hatalarımız olacak ama gene de endişeleniyorum işte. Anne olmak çok garip bir şey. Kafanızda o kadar çok kuruyorsunuz ki. (Belki de sadece ben öyleyimdir). Korkular oluşuyor yüreğinizde, çoğu zaman dillendiremiyorsunuz bile. Bazen paronayalar geziyor beyninizde, etraftaki herkese potansiyel suçlu gibi bakıyorsunuz. Sonra felaket senaryoları oluşuyor kafanızda kur babam kur yani. Ama sonra silkelenip kendinize geliyorsunuz. Bilge' yi elime aldığım an öyle gariptiki; ona bakarken önce yaradana, sonra kocama ve sonra kendime hayran oldum. Göğsümden süt emerken taa gözümün içine bakışına, " anne- baba " demeden evvel "sibel" demesine, kendi başına yürümesine, sözlerini bilmediğim şarkıları hiç teklemeden söylemesine, "baba" derken yüreğimi tel tel titretip babamı aklıma getirmesine... Bunlar aklıma ilk gelenler, koca bir hayat var önümüzde paylaşacak bir sürü güzellik. Kötülükte olacak belki ama biz hep sağlam duracağız hayata karşı, hep dimdik. Paylaşmayı öğreteceğim ona bencillikten uzak, hesap yapmadan paylaşmayı. O zaman küçük şeylerle mutlu olmayı öğrenecek.Çok duygusalım bu gün, dökülüverdi böyle kelimelere içimdekiler. Bu gün herkesin anne baba olması gerektiğini fark ettim. Kendiniz doğurmak zorunda değilsiniz. Evladınız gözüyle baktığınız heşey (bu bir çocuk da olabilir, bir hayvan da) size bu duyguyu yaşatacaktır.Kendinize çok iyi bakın...

Yorumlar

Yorum Gönder