BAHAR KOLYESİ




İçimdeki bahar özlemi polimer kilde can buldu. (Fazla edebi oldu farkındayım). Bugünlerde elime polimer killerimi alır almaz, böyle minik minik güller yapıyorum. Hava da çok güzel olarak katkıda bulundu bana. Gerçi bugün biraz limoni ama olsun kış da olmaz sanırım bundan sonra. Biraz yağmuru bünyem normal kabul edecek, bekliyorum zaten. Ben küçükken memlekette (söylemişmiydim Çorum' da yani) otururken çok uzun kışlar görmüştüm. Diz boyu karda okula gittiğimi, su saatlerinin donduğunu hatırlıyorum. O zaman da baharı beklediğimi biliyorum, çünkü birileri baharın leyleklerle geldiğini söylemişti. Ben gözüm havada leylek beklerdim ve gördüğüm zaman bir taraftan elimle saçımı tutar "leylek saçımı uzaaaaat" diye bağırırdım, bir taraftan da bahar gelecek diye sevinirdim. Ben ilk çocuk olmanın zorluklarını hep çektim. Annem "çok yaramaz" bir anneydi, benden önce bir çocuğunu kaybettiğinden midir, ilk çocuk olduğumdan mı, belkide ikisi birden çok disiplinli yetiştirmeye çalıştı beni. Çok nadir sokağa çıkartırdı oynamam için. Ne özenirdim sokaktaki çocuklara, bir de lastik ayakkabılara. Sahiden hani lastik renkli ayakkabılar vardı şimdiki babetler gibi düz ve rengarenk , yalvarırdım anneme bana da alsın diye ama nerde annem "delimisin be ne lastik ayakkabısı" derdi. O yaz herzaman ki gibi anneannem geldi, anneannemin gelmesi demek Hollanda' dan yeni bir sürü hediye demekti. Rahmetli anneannem herşeyi getirirdi, abartmıyorum kıyafetler, okul gereçleri,
çikolatalar, şampuanlar ve daha neler neler... O yaz bana kırmızı düz bir keten ayakkabı getirmişti, ne kadar sevinmiştim lastik ayakkabılara benziyor diye. Uzun süre giydiğimi hatırlıyorum. Şimdi düşünüyorum da, bir çocuğu sevindirmek çok ama çok güzel bir duygu. Çocuk sevinci yani katıksız, hesapsız saf bir sevinç. Neyse Ahmet Ümit' in "Bab-ı Esrar" kitabına başladım. Garip ama ilk elli sayfadan sonra kocaya "Konya' ya gidelim bir ara" dedim. "Aşk" da hiç aklıma gelmemişti oysa. Bugün biraz film izleyip, biraz kum boncuk çalışıp, çayımı yudumlarken de kitap okurum, arada gelen ofis işlerine de ufaktan takılırım diyorum:)) Bu arada Bilge akşam kuzu gibiydi, sabah da öyleydi (tahtaya vuruyorum ) kocayla biraz tırstık, sonrasında "belki onu da bahar çarpmıştır" dedik...

Yorumlar

Yorum Gönder