KÖTÜ BİR GÜN GEÇİRDİM

Dün sabah buraya yazımı yazdıktan sonra, takip ettiğim arkadaşların bloglarını gezerken gördüm. Aslında onun bloğunu yaklaşık altı aydır takip ediyorum ve ilk Can Yücel' le ilgili birşeyler ararken buldum. "acemi' nin günlüğü" bloğunun ismiydi, Datça' da yaşıyor ve mükemmel yazıyordu. Özellikle gündeme dair öyle tutarlı, öyle mantıklı sözleri kanunla kitapla birleştirip yazıyordu ve bir de kara bir mizah ekliyordu. Dün bloğunu açtığımda gözlerime inanamadım Kemal Abi yani Kemal Öncü ölmüştü... En son yazısını birkaç gün evvel yazmıştı. Çok üzüldüm, içim cız etti. Kocaya onun yazılarını hep okurdum, o da duyunca çok üzüldü. Bu ruh halinde broşları yapmaya çalışırken yan dükkan komşumun eşi geldi. Elinde birkaç uyduruk malzeme (birilerinden kalmış) "bunlardan bana birşeyler yapalım" dedi. Samimiyetimiz falan da yok, bu arada elimdeki işe baktı ve ben "yardım için yaptığımı" söyleyince, "iyi işin de yokmuş" dedi. Ben çıldırdım, zaten kafam bozuk ağzıma geleni sayacağım,şöyle bir durudum kadın annemden bile yaşlı. O arada dalmış benim raflara "ay bu çok güzel, ay bu daha güzel" diyerek kolyelerin arasında kaybolmuş durumda. Derin bir nefes aldım (adını bile bilmiyorum bu arada) "İsterseniz vaktim olduğunda size nasıl yapıldığını gösteririm " dedim, gayet pervasız "ben yapamazsam sen yaparsın" dedi. Ben gene bir derin nefes alıp "benim vaktimin olacağını sanmıyorum, ama siz yaparsınız zaten kolay işler bunlar" dedim ve Hızır imdadıma yetişti. Oğlu (bundan sonra adı Hızır) çağırdı ve gitti. Heveslenmiştir belki diye getirdiği malzemelerden bir kolye ve küpe yaptım, ben de unuttuğu montuyla yan tarafa bıraktım. Akşam üzeri geldi, "yan tarafa bıraktığımı" söyledim, teşekkür bile etmedi:)) Gün bu kadarla bitmedi tabi Kocanın faranjiti nüksetti ve işleri de yoğun olduğu için çok gergindi. İşle ilgili bir mevzudan bir güzel tartıştık hem de Bilge' nin yanında. Eve geldik, tam soyunmuş dökünmüş ev halime bürünmüştüm, kapı çaldı. Baktım bir adam, bir kadın boyunlarında kimlik kartları, diyoloğumuzu aynen aktarıyorum.
Ben kapıyı açtım: Buyrun dedim
Kadın: İyi akşamlar biz bilmem ne araştırması yapıyoruz(suyla ilgili birşeyler dedi)
ben:?
Kadın: Evin beyi evde mi?
ben:?... Neden evin Beyini soruyorsunuz?
Kadın : Onunla yapmamız gerekiyor bu anketi
kaşlarım çatılmış halde: Ne alaka?
Kadın: Prosedür gereği birlikte olan çiftlerle yapmamız gerekiyor
Ben: Yuh yani bu kadar saçma bir prosedürü olan araştırmada bizim işimiz yok kardeşim, hadi size kolay gelsin diyorum
başından beri konuşmayan adamla birlikte kadın teşekkür edip gidiyor, ben kapıyı kapatıyorum. "Ulen suyla ilgili bişiy söylemek için niye evlilik cüzdanı arıyorsunuz, hiç mi aklı selim insan kalmadı bu memlekette" diye söylenerek evin içinde dolanıp durdum. Bilge' yle banyoya girdim, güzel bir duş aldık. Bu arada iki üç haftadır çocuğum iyi hasta olmadı diye sevinirken iki gündür burun akıntısı başladı.Yani evde bir hastalık rüzgarıdır esiyor. Güya ben sağlamım görünürde. Ama ruhen çökmüş durumda hissediyorum. Kendimi toparlamalıyım, arada olur bana böyle (kızsal durumlar haricinde) belki de gelmeyen bahardandır, bilemiyorum...

Yorumlar

  1. sizi çok iyi anlıyorum etrafımızda o kadar çokki anlattığınız insanlar ben onlara uygarlık medeniyet özürlüleri diyorum geçmiş olsun eşinize ve kızınıza sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Şeker Bilge'nin şeker annesi, sıkma canını, arada olur böyle şeyler. Bahar çarpması diyoruz biz aile arasında buna:))) Bu aralar ben de dibe vurmuş durumdayım ama çaktırmıyorum.. Geçer nasılsa, yeter ki çözümlenmeyecek sağlık problemi olmasın, onun dışında herşey boş. Az evvel hastaneden geldim ve gördüklerimden sonra halime şükrettim. Hele konu komşu için hiç üzme tatlı canını. Bu arada ne dükkanın var, takı mı? Yaptıkların çok güzel gerçekten, ellerine sağlık ve sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Bilge; Çok sağolun tesbitiniz çok doğru katılıyorum iyi dilekleriniz için teşekkür ediyorum.
    ve Leylak Dalı' cığım bana ne oluyor böyle ne kadar mızmız bir kadın oldum anlamıyorum insanlar, bahar, yalnızlık çarpıyor böyle.Ben eşimle endüstriyel mutfak işi yapıyorum. Ofiste seyranda güya servisiz ama ben atölyeye çevirdim burayı, takılar, seramikler, polimer kil yani terapilik herşey. Ticari amaçlı değil tamamen kafa dinlendirmelik. Bilge doğduğunda başladım yapmaya hala da yapıyorum. Beklerim yolunuz düşerse...

    YanıtlaSil
  4. Sen mızmız değilsin. Bu tür insanlar, beni de çileden çıkarıyor. Dünyanın kendi çevresinde döndüğünü sanan, ona buna emir yağdıran, kendini çok akıllı çevresindekileri enayi sanan, üretmeyen ama üretenlerin üzerinden geçinen insanlar... Boşver onları. Güzel kızını öp, hemen düzeleceksin. Bu arada geçmiş olsun. Umarım hemen düzelirsiniz

    YanıtlaSil
  5. Şu evin beyi konusuna çok iyi yaklaşmışsın. Böyle şeyler beni de çok sinirlendiriyor.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder