TEMBELLİK






Tembellikte tavan yapmak üzereyim. Sabah gözlerimi açtım sekize geliyordu, tabi sabah yürüyüşü yalan oldu... Eve şöyle bir baktım, tam olarak "kalk gidelim " durumunda. Bir of çektim, "niye eşyalar kendi kendilerini temizlemiyorlar ki acep" diyerek söylenmeye başladım. Ofise geldim, burası biraz daha iç açıcı durumda. En azından kağıt kürek işlerini dün halledebildim. Ama görüntü olarak burasıda "giderken beni de alın" drumunda. Bana gelince zamanında yağmur yağıyor diye söylenen dilime küfür edip, akşama kadar içi su dolu damacana kıvamındayım:)) Bilge' ye gelince o da 5 lt. şişe kıvamında, ne zaman görsem su şişesi ağzında. Yemek yemek falan hayal oldu artık. Bir sabah erken kalkıp kemirdiği kahvaltılık gevreği yiyor, onun dışındakiler hikaye:(( Bu hafta yeni bir iki kolye yapmaya başladım ama kaplumbağa hızıyla gidiyorum. Gürsel Konrat' ın " Kalenderiye" kitabını bitirdim. Keyifli bir kitaptı, ama tanıtımında bahsettiği kadar ilginç değildi. Şimdi Dostoyevski' nin "Delikanlı" kitabına başladım, bu sıcaklar da ağır olmaz umuduyla... Hafta sonu için vantilatörü süsleyip evin baş köşesine oturtmayı planlıyorum, çokça film, çokça çerez çepez, çokça soğuk birşeyler eşliğinde... Hepinize iyi hafta sonları diliyorum...
P.s: Fotoğraflar dün hafiften yağan yağmurda Bilge' nin ıslanmaya çalışmasıyla ilgili, söylemeyi unuttum. Kısa sürdüğü için pek verimli olmadı:((

Yorumlar

Yorum Gönder