Dün

Dün öğlen ofise geldim. Yetiştirmem gereken evraklara gömüldüm. Bir ara baktım Bilge öfleye pöfleye dolaşıyor, işe ara verdim. "Hadi biraz dolaşalım" dedim. Bizimkinin gözleri parladı. Adresimiz değiştiği için okulumuzda değişecek bu sene. Gidip yeni okula baktık. Önceki okuldan biraz daha iyice duruyor bu okul. Çocuk gözüyle nasıl bilmiyorum ( bizimki güzelmiş dedi) ama gördüğüm okulların neredeyse tamamı benim gözüme çok sevimsiz görünüyor. Onca zaman geçirecekleri mekanın biraz daha sevimli olması gerekirdi diye düşünüyorum. Neyse "hayırlısı" dedim uzata uzata, alış veriş yaptık. Yolda bir kaç esnafla sohbet ettik. Ofise geri döndük. Ben işlere devam ettim, Bilge oyuna daldı. Aklımda bir şey vardı derken hatırladım. Kızılcık tarhanası yapacağım. Annem duyunca kahkaha attı, ben ve tarhana yapmayı pek bağdaştıramadı sanırım. Gerçi bana da biraz tuhaf geliyor ama hemen Beste' nin bu yazısını buldum. Çıktı aldım. Baktım işler bitmiyor, akşamda olmuş Bilge' ye "hadi eve gidelim" dedim. Mırın kırın ettikten sonra eve doğru yola çıktık. Koca' nın bugüne kadar bir türlü yaptırmadığı apartman kapısının anahtarını yaptırdık. Bu arada kız kardeş aradı. Uzun uzun konuştuk, sesi epeydir duymadığım kadar keyifli geliyordu, eve geldiğimde konuşmaya devam ediyorduk "Sahilde Kafka" dan ne ara ayak bakımı mevzusuna girdik hatırlamıyorum. Birbirimize tarifler veriyorduk falan derken konuşmayı bitirdik. Bilge bana bakıp" insanın ayağı nasıl bebek poposu gibi oluyor çok merak ettim " dedi. "Deneyelim bakalım" dedim. Ama ondan önce akşam yemeği ve banyo faslı geçti. Ayaklarına vazelin sürüp, çorap giydirdim. Vazelinin dokusunu hiç sevmeyen Bilge "iyi ki ben senin annen değilim, bu iğrenç şeyi ayağına sürmezdim sanırım" dedi. Bana kitap okudu, ben ona okurken uyuya kaldı. Bende kendi kitabımı okurken uyuya kalmışım. Sabah kahvaltı sonrası, tarifi açtım. Benim kızılcıklar olgun durmuyorlar ama olsun. Sarımsaklarla bir güzel ezdim, akşama kadar süzgeçte durmak üzere bıraktım. Akşam yemeğini pişirdim. Tam ofise gitmek için evden çıkacakken Sevgili Koca "ofiste ve aç olduklarını "beyan etti. Akşam yemeğimi toparlayıp ofise götürdüm. Afiyetle silip süpürdüler. Yani özetlersem çok yorgunum, hâla bitiremediğim ofis işlerim, tel süzgeçte süzülen kızılcıklarım, olmayan akşam yemeğim ve hiç bitmeyecekmiş gibi duran telefon görüşmelerim  var. Hiç işim yokmuş gibi fabrika Ankara bölge servis güncellemesini bana yıktı, bir dolu insanı arayıp, çok kibar olmak zorundayım. Umarım tarhana güzel olur...

Yorumlar

  1. Kolay gelsin, çok cıncıfırlı işlere girişmişsin be :)

    YanıtlaSil
  2. oo tarhana başlı başına bir iş, kolay gelsin..

    YanıtlaSil
  3. Eylül bereketli gelmiş! :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder