Hafta Sonu

 Cumartesi ve pazar kurslarla dolu olduğu için okul açıldığından beri Bilge'yle cuma öğleden sonralarını kendimize ayırıyoruz. Okul çıkışı Bilge' yi alıyorum "Nereye gidelim?" sorusuna genelde "Beğendik, Beğendik" cevabını hoplaya zıplaya veriyor. Benim de işime geliyor, yakın zaten. Bilge' nin bu isteğinin en büyük sebebi bu aralar kafaya taktığı benim "çirkin kızlar" dediğim "Monster High Bebekleri". Fotoğrafını bile koymak istemedim o kadar çirkinler. Neyse çok istiyor diye bir bebeğini aldım. Geçenlerde de dvd' sini aldım. Sonra saçma sapan bir günlüğünü aldım. Elli kere falan filmi izledi, bir elli daha izler herhalde:((  Günlüğü kaldırdı bir kenara attı. Bebek ortalarda dolaşıyor artık. Kursta kızlar arasında takıntı. Birisi diyor beş tane var, Birisi diyor üç tane. En son ( bu kızlar on üç tane bu arada) "bende on üçü de var "diyen bebenin annesine "yuh" dedim. Kızcağız da" parasız kalınca netten yarı fiyatına satma sözü aldım benim kızdan "dedi. Ne diyeyim. Bizimki bunların tabutlu mabutlu bir oyuncağı varmış. İlla  "tabut isterim, tabut isterim" diye dolanıyor ortalıkta. Tabi doğal olarak "asla" dedim. Düşündü taşındı teyze anne yarısıdır, üstelik anne demeden kız kardeşin adını söylemişti. Ben de bir miktar yönlendirmiş olabilirim, çok emin değilim:)) Teyzesinden söz aldı, alıp yollayacak. Bundan yırtmış olmanın mutluluğu içerisindeyim.
Bilge'yi pazar günü ingilizce kursuna bırakınca tekrar eve git gel zor oluyordu. Bende atölyede tezhib derslerine başladım. Dün ilk kez boyama yaptık. Benim boyalar kötü çıktı, toplanıp durdular. Tabi fırça kullanmayı da çok bilmiyorum. Ama "ilk işin günahı olmaz" hesabı yaptım yukarıdaki motifi. Daha kontüleri (adı başka bir şeydi ama unuttum) geçecek ama ne yapalım, böyle de görgüsüzüm.
Buralar acayip soğuk, sanırım hava kar topluyor. Yağsın diyorum, ayazı kırar en azından. Biraz önce postacı yılbaşı kartı getirdi. Böbrek Vakfı' ndan geliyor. Bir ara kermesleri için kolyeler yollamıştım. Yönetim Kurulu Başkanları Ümit Hanım beni arayıp teşekkür etmişti.O günden beri her özel günde kartları gelir. Postacı "Böbreğini mi bağışladın, niye sana kart yollayıp duruyorlar" dedi. Şaştım kaldım:))
Bu arada hâlâ yıl sonu işleriyle cebelleşiyorum. Son ana bırakmayacağım artık. Her normal insan gibi, zamanında yapacağım işlerimi bla bla bla diyorum ama kendimi de biliyorum. Neyse güzel bir haftamız olsun...

Yorumlar

  1. Ben Ankara'dayken, daha bir ton mağazalar açılmamıştı bir tek gidecek Beğendik vardı, sen deyince zamanda yolculuk yaptım birden. Kocatepe Camii'nin altında mıydı neydi, kaldığım otele beş dakika mesafedeydi. Can da Merzifon'dan gelirdi, buluşup gezecek bir yer bulamazdık Ankara'da, kendimizi oraya atardık:-)

    YanıtlaSil
  2. Handancığım evet Kocatepe' nin altında bayılıyor Bilge oraya:))

    YanıtlaSil
  3. Yeni gördüm bunu harika olmuşş... dediğim gibi ben hala siyah boyayla yaprak çiziyorum..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder