Baharı beklerken...

Soğuk ve karlı bir Ankara sabahından sesleniyorum,  aman yazıyorum bugün. Hangi ağaca, kafasını çıkarmış hangi çiçeğe üzüleceğimi bilemedim. Hepsini toplayınca kardan nefret ettim. Zaten sevmiyordum ki, hiç de sevmedim. Ben güneş insanıyım arkadaş, zaten tombiğim içim gitse de beyaz giyemiyorum. Beyaz demek kar demek:(( sevmiyorum işte. Sanırım bozkırda geçirdiğim en soğuk kış... Neyse daha güzel şeylerden bahsedeyim: Bu hafta iki kitap bitirdim. İkisini de sevmedim. İlki Italo Svevo" nun "Yaşlılık" kitabıydı. Onu ilerde tekrar okunacaklar tarafına koydum. Diğer kitap Pınar Öğünç' ün "Aksi Gibi" adlı öykü kitabıydı. Sevmedim, çok sıradan geldi. Kötü zamanlar için sakladığım okunmamış Isabel Allende kitaplarımdan "Aşktan ve Gölgeden" e başladım. Allendem iyidir, iyi gelir bana. Hafta sonu takılırız birlikte. Bilge'yle  Oscar Wilde' ın "Mutlu Prens" ini okumaya başladık. İlk üç öykü de kahramanlar ölünce Bilge isyan etti, "bu çok ölümlü bir kitap,okumayacağım " dedi. "Peki" dedim  "Zaman Yolcuları Orta Çağ" a başladı, bu seriyi çok sevdi... Bugün büyük gün. Bilge' nin yemin töreni var. Sene başından beri haftada iki gün gittiği  izcilik kulübünde yapılacak tören, yemin edip yavru kurt falan olacak sanırım:)) Kıyafetini giydi, dün "düzgün dik "diye diye başımın etini yediği armalı gömleğini göğsünü gere gere giydi. Okula giderken de babasını sıkı sıkı tembihledi "mutlaka gel" diye. Bana bir şey demedi, biliyor çocuk geleceğimi, bana daha çok güveniyor diye sevinirken aklıma geldi, sorsam kesin babasını daha çok sevdiğini söyler. Neyse buna da takılmıyoruz, sevgi hesabı yapmıyoruz. Bolca güneş diliyoruz, keyifli bir hafta sonu dileğimizi de ekleyerek huzurlarınızdan ayrılıyorum İyi bakın kendinize...

Yorumlar

  1. Ha ha ha, ben de Mutlu Prens'teki öyküleri hiç sevmemiştim :-)

    Dün burada da çok soğuktu, bugün en azından güneş var..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder