Hafta Sonu

 Kıştan farksız bir hafta sonu geçirdik. Yağmura eyvallah dedikte, acayip soğuktu. Gurur yapıp kombiyi açmadım önce, ama sonra pes ettim.Bugün biraz daha iyi sayılır. Cumartesi böyle şıpır şıpır kursa gittik. Taksiden inince fark ettim ki kemanı ofiste unutmuşuz:(( Bizi getirmeye üşenen Koca mecburen kemanı getirdi.
 Bilge' yi kursa bırakıp, önümdeki dört saati nasıl geçirsem diye düşündüm.Önce bir kaç mağaza gezdim. alacak bir şey bulamadım. Bu arada seçim arabaları ard arda ve bangır bangır geçiyorlardı. Allahım o ne saçma şarkılar, türküler. Bir süre sonra baktım mırıldanıyorum, öğğğğğ oldum. Yazık bize yapmasınlar ya.
 Kitapçıya uğradım, rafların kitapların arasında kayboldum. Kalabalıktı ama en sevdiğim kalabalıklardan.
 Penguen Dergisi yenilendi. Niye bilmiyorum, yeni haline çok alışamadım. Yeni köşe yazarları falan var ama iki haftadır eskileri okuduğumu fark ettim. Alışırım sonra belki... Tabi boyut küçülünce karikatürlerde küçülmüş, ama olsun. Bir ara kapanacak sanıp çok tırsmıştım:))
 Bilge' nin bu ara en büyük zevki maket yapmak. Piramitlerle başlayan maceraya cuma günü Aspendos Tiyatrosu eklendi. Bu maketleri bu kadar sevmesinin en büyük sebebi yardımsız yapabilmesi.  Pazar günü yenisini almaya gittik. Bu seferki daha büyük ve çok parçalıydı. Azimle ve Çinlileri takdir ederek "Çin Seddi"ni  tamamladı. Gerçi uzun süre parçalardan birini koymayı unuttuklarını iddia etti. Ortalığı toplarken kayıp parçayı buldu:)) Her şey iyi hoş ama bu maketlere yer bulmak çok zor. Dolapların üstü doldu:((
Onur Caymaz' ın "Herkes Yalnız" kitabı bitti. İçime işleyen cümleler kaldı, dokunan kelimeler...çok güzeldi, çok etkileyiciydi. Yerdeniz serisinin ikinci kitabını almak için gittiğim kitapçıdan yanında Delal Arya' nın "Yedi Denizlerde " kitaplarıyla çıktım:))Bayılıyorum çocuk kitapları okumaya. Delal Arya favori yazarlarım arasında. Bu arada Bilgin Adalı' nın "Zamana Açılan Kapı" kitabına' da Bilge başladı. O okurken ben de dinliyorum.
Liste yapmamak işi hoşuma gitmeye başladı. Yaptığım işleri öpüp alnından bir kenara  koyuyorum, yapamadıklarıma takılmıyorum. Çiçeklerin azalan topraklarını ilave ettim, yeni çiçekler diktim. Yapraklarını temizledim, topraklarını havalandırdım. Biri bitlenmiş hafiften, onu balkona çıkartıp karantinaya aldık.
 Ütü işini halledip, salon ve mutfak camlarını da sildim daha ne olsun derken Edirne' de dayımın eşinin yaptığı turşu kavurması düştü aklıma. Ben hep fasulyeli ve çok tuzlusunu yemişim. Onlarda karnabahar ve acur karışımlı yemiştim ve bayılmıştım. Tarifi aldım karnabahar tamam ama acur yok salatalık var. Olsun akrabalar deyip, bir süre turşuları suda beklettim. Sonra soğan ve biraz salça ile kavurdum. Nefis bir şey oldu:))
Tarif bile verdiğime göre ben artık kaçayım:))) Kendinize iyi bakın.

Yorumlar

  1. Görsel kirliliğe ne demeli, inan olsun adamların yüzünü görmekten tiksindim artık. Dev gibi dev gibi.. Verilen oaralara yazık olması da cabası..

    YanıtlaSil
  2. Bu arada, maketleri görünce benim de ilk düşündüğüm nereye sığar bunlar oldu, evde bu gibi şeyleri koyacak yer aramaktan artık alasım gelmiyor.

    YanıtlaSil
  3. Maşallah, maşallah. Maketlere ve kitaplara bayıldım.

    I pad kurdu anne

    YanıtlaSil

Yorum Gönder