Yan yana

Keyifli bir hafta sonuydu, cuma günü dayım geldi. Annem teyzemlerle tatildeydi. Onların dönüş zamanını yanlış anlayınca,  dayımla ben ilgilendim. Sabahtan gidip karşıladık. Eve geldik. İlk kez bana geldi. Edirne' de yaşıyor. Uzun süredir de Ankara' ya gelmemiş. Akşama kadar sohbet ettik. Akşam üzeri bizimkiler dönünce dayımı onlara bıraktık. Herkesin bir arada olduğu ender zamanlardan biriydi.
Önceki gün de annem bana geldi. Bilge'yle sarılıp uyudular. Dün gece de evine döndü. Bayram için biz de gideceğiz ama bizi beklemek istemedi. "Hazırlık yapmalıyım" diyerek gitti.

Bir zamanlar gelmesini iple çektiğim, yeni giysilerimi özenle ve inanılmaz bir sabırla bayram sabahı giyişim, cebimi dolduran bayram şekerleri, çikolataları ve harçlıkları...Babamı kaybettikten sonra hiç anlamı kalmadı.Üstelik içimi acıtan günlerden oldu. Neyse yapacak bir şey yok nihayetinde.

Sabah erken kalktım. Kışın içimin darlandığı bir gün, evin şeklini şemalini umursamayıp, pencere önüne taşıdığım berjerin yönünü kitaplığıma çevirip oturdum. "Puslu Kıtalar Atlası/İlban Ertem"in resimli romanını bitirdim. Tek kelimeyle bayıldım. Her kitaplıkta yeri olmalı bence.
Kitabı bitirip, "ne okusam ki" diye kitaplığa yöneldiğimde, fotoğraftaki kareyle karşılaştım. Yeni bir kitaplık daha almam lazım, belki de iki tane. Aslında önce ev almam lazım:)) Neyse, yayın evlerine göre, yazara göre diye düzenlemeye çalıştığım raflar, bir süre sonra sığabilirliğine göre dizildi. Bu arada  eski kitaplıkta duruyor, o da ağzına kadar dolu:)) Yanlış anlamayın bundan rahatsız değilim tam tersi müthiş zevk alıyorum. Sabah aslında gözüm ilk kurbağlara takıldı. Geçenlerde aldık Bilge'yle, bayılıyorum. Ne zaman baksam gülümsüyorum. Bu sefer arkadaki kitaplara takıldım. Füruzan "Toplu Öyküler"iyle sağlam ve kıymetli bir yer kaplamış. Yanında Tübitak yayınlarına bayıldığım "Yıldızlar Zamanı" var. Onun yanında kütüphane kedisi "Dewey" sonra "Davinci " yerleşmiş araya:)) onun yanında yine Tübitak menşeyli "Sulak Bir Gezegenden Öyküler", yanında Yalvaç Ural var,  yanına Stendhal' ın "Kırmızı ve Siyah" ını almış, ardından Fikret Otyam' dan "Can Arkadaş" sonra tesadüfen gittiğim sergi salonundan aldığım şiir kitabı "Her Şey Değişir" ve Nanetti' nin "Dedem Bir Kiraz Ağacı"... Gözlerimi kapatıp hepsini gece bir ateşin etrafında otururken hayal ettim. Belki de hiçbir şey tesadüf değildir. Yan yana gelmelerin bir anlamı vardır.İyi ya da kötü...

Keyifli bir haftamız olsun...

Yorumlar

  1. Annemlerin kütüphanesinin karşısına geçip kitap isimlerini birleştirerek cümle kurmaya çalıştığımız zamanlar geldi aklıma :-) Can arkadaş, kırmızı ve siyah her şey değişir :-)

    YanıtlaSil
  2. Ben de sık yaparım özellikle bekleme salonlarında o kimselerin dönüp yüzüne bakmadığı kitapların isimlerini yan yana okur, anlam çıkarmaya çalışırım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder