Günler geçerken


Birisi kalbimi ellerinin arasına almış, sıkıştırıp duruyor sanki. Okuduklarıma, izlediklerime inanmak istemiyorum. Dilimde hep "bu kadarını da yapamazlar" lafı ama gözümüzün içine soka soka yapıyorlar işte. Gencecik insanların ölümlerinden nemalanıyorlar. Milleti birbirine kırdırıyorlar. 
Annem telefonda sıkı sıkı tembih ediyor "kalabalık yerlere gitmeyin" diye. "Bir şey olmaz" diyorum ama Bilge' yi derse götürürken ne kadar tedirgin olduğumu fark ediyorum. Takside şoförle konuşmamızı dinleyen Bilge' nin "insanlar neden kitap evi yakar" sorusuna cevap veremiyorum". 
Bige' nin dersten çıkmasını beklerken yıllardır tanıdığım iki laf silahşörünün gündemle ilgili saçma tartışmalarına dahil olmamak için kitabıma gömülüyorum.Sosyal medyada herkesin klavyesinden bela ve nefret fışkırıyor. Sonuna da "barış istiyoruz" deniyor. Bu kadar nefretin sonundaki barış hiç umut vadetmiyor. Sanırım toptan depresyonun dibini görmemizi, mutsuzluktan ölmemizi istiyorlar. 
Ne yapmalı, nasıl yapmalı bilmiyorum ama böyle olmayacağını biliyorum. Kitaplarıma, boyalarıma sıkı sıkı tutunmaya çalışıyorum...

Yorumlar

  1. Ne zamandır tv açmıyorum. Başımı kuma gömmek belki ama çaresizce izlemek çok acıtıyor..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder