GÜN 5


Sabah yine alarmdan önce uyandım. Bilge' yi kaldırdım, kahvaltısını yaptı, servise bindi ve okula gitti. Burayı hızlı geçtim çünkü fonda hadi hadi, ye ye, yüzünü yıka, dişini fırçala şeklinde her zamanki rutindi, kendi sesimden tiksindim, bir de yazmayım şimdi, siz anladınız zaten.

Dobişi' de görmediğim için Efes beni hiç umursamayıp dört patisi havada uyumaya devam etti. Ben de biraz kitap okudum ortalığı toparladım. Çantamı hazırladım, Efes' in tüy dökme zamanı sanırım, çantama tüy toplama rulosu attım gülünü seven dikenine, tüyüne , salyasına katlanır. Koca kalktı, koşturmaca başladı. Kahvaltı yapıp, bulaşıkları lavaboya yığdım annem duymasın. Ofise geldik, çocuklara iş programını verdim yolladım. Efes' le baş başa kaldık. Bir ara kargocu geldi, Efes onu yemeye kalktı, nispeten sakin bir gündü. Bir ara telefonu kontrol ettim, bozuk mu diye ama öğleden sonra küçük çaplı bir telefon trafiğimiz oldu. Efes' i alıp gezmeye çıkarttım. Malum Çankaya' dayız, her bir yanımız yokuş. Ankara' nın bağlarından ziyade yokuşlarına türkü yazılmalıymış bence. Belki  de vardır bilmiyorum. Topuklu ayakkabılarla kalın topuklu botlar yokuş aşağı köpek gezdirmek hiç akıllı insan işi değilmiş. Efes bana sinir oldu, eğdi boynunu yanımda tıpış tıpış yürüdü, ofise döndük.
Gerçi tasmayla gezdiriyorum diye bu afralar biliyorum.

Öğlen yemeği yerken iki bölüm House izledim. Bu arada fabrikadan depocuyla tartıştım. Depocu dediğime bakmayın fabrika sahibinden daha mühim bir adam, tüm sevkiyat onun elinde. Benim sipariş etmediğim, sadece fiyat sorduğum bir parçayı yollamış. Çok da pahalı ve gideri olmayan bir parça. Ben de aradım sordum, hatasını kabul etmedi ve bundan sonra sistemden yollayın dedi. Maille hallediyorduk sipariş işini.Sistem demek kabus demekle eş anlamlı. Türkiye çapında seksen kadar servisiz bu sistemi çözebilen ve kullanabilene rastlamadım. Artistlik yapacağım ya bence de öyle yapalım, hata yapma olasılığınız kalmaz böylece dedim. Dedim de telefonu kapatır kapatmaz hemen servis temsilcimi aradım. Onun anlattıklarıyla iki saat kadar abartmıyorum uğraştım yapamadım. Tekrar aradım, bütün çocuklar hepsi benden küçük, çoluk çocuk yani telefonun başına toplandı, hoporlörü açtılar ve tek tek nereden ne yapacağımı anlattılar. Tıpkı filmlerde pilot ölür de alakasız bir tipe kule tarif eder ya uçağı nasıl indireceğini, işte öyle. Siparişi geçtim ve sevinç çığlığını bastım. Hepsi güldü telefonda, hadi gidin çalışın dedim, teşekkür ettikten sonra:))
 Siparişlerinizi birleştirebilirsiniz dediler, ne gerek var depocu tek tek baksın dedim ha ha ha yaşasın kötülük. Bilge' ye yetişemedim, eve gidene kadar telefonla beni taciz etti durdu. Yeminle bu çocuğun okulda dili şişiyor kesin:))

O anlatırken ergen abukluklarını,  ben barbunya pişirdim, yanına da bulgur pilavı ve salata. Efes' i gezdirmiştim spor papuçlarımla. Koca gelince üstüne atladı ve aynen düşüncelerini okudum. babacım bu kadın beni köpek gibi gezdirdi valla haberleşme sistemim kesintiye uğradı, pek çok ağaç, direk ve köşe duvarı atladım. Hadi senle çıkalım, sen beni bırak, ben ok gibi fırlayım  dedi, duydum:))yarım saat çıkıp dolaştılar. Sofrayı hazırladım, bulaşık makinasını çalıştırmayı unutmuşum. Onu çalıştırınca, akşam yemeği bulaşıkları sabaha kaldı. Ama bu arada bir tencere kuru dolma yaptım, onu da sabaha pişirmek üzere kaldırdım.Ütüyle randevumuzu yarına bıraktım. Ay çok yoruldum, Bilge ışık hızıyla piyano çaldı. Ödevlerine şöyle bir baktım. Belgesel izliyorlardı(valla)  en son ben de elimdeki kitabı bitirip yeni bir kitaba başladım. Lotarya/Mario Alberto Zambrano . İçimi acıtacak bir okuma olacak ilk satırlardan bunu hissettim. Günü 9888 adımla bitirdim. Buraya kadar okuyan sabırlı arkadaşlarımın gözlerinden öperim. Okumayanların canı sağ olsun:))


Yorumlar

  1. Çok yoğun bir gün olmuş,hem işyeri hem ev takdirlik :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Lovehouse vallahi zulüm inanın çekilecek çile değil, bu tempoyu düşürmem gerek:))

      Sil

Yorum Gönder