Eylül

Yıllarca eylüle hatta sonbahara küs yaşamış ben, birkaç yıldır kendime şaşırarak ve sanırım olgunlaştım diyerek karşılıyorum bu ayı. Tabi ki babamı özlüyorum içim sızlarken ama burukta olsa bir gülümseme de yüzüme yerleşiyor.

 Hafta sonu kayınpederim ufak bir kalp krizi geçirdi. Koca apar topar Samsun' a gitti. Dün taburcu oldu, korkulacak bir şey olmadığını söylediler.

Bilge okula başladı. İki gün biraz maceralı gitti geldi. Bu sabah normal rutine döndük. Okula bırakıp, ofise geldik. Bu sene servis kullanmayacak. Biz götüreceğiz, toplu taşıma kullanacak falan filan...

Roberto Pazzi' nin Prensen Ve Canvar ' ını Su Turhan' ın Komiser Paşa' sını okudum.
The Sinner' ın iki sezonunu izledim.
Leylak Dalı'mla buluştum, çok keyifliydi, iyi geldi.
Balkonda sebze kurutuyorum, sıra sıra patlıcanlar, kabaklar ve biberler. Biraz da erik kuruttum. Evde hep bir sebze kokusu:))
Bu ara hep birilerini dinlerken buluyorum kendimi. Konuşmak kadar yorucu bu dinleme mevzusu, bazen takip edemiyorum, garip oluyor:))
Bu yılki 137 kitap okuma hedefim için biraz daha hızlanmam gerektiğini fark ettim (85. kitabımdayım)

Aslında kafamda başka düşünceler vardı, kelimelere gelince  böyle garip döküldü...
İyi bakın kendinize...


Yorumlar

  1. Bilge'ye çook başarılı bir öğretim hayatı diliyorum.

    YanıtlaSil
  2. Bilge'ye başarılar, Kayonpederinize geçmiş olsun..
    Leylak Abla ile buluşmanız ne hoş olmuş, içim aktı :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder