Erken tatil...

Sonunda pis öksürükten kurtuldum. Deliksiz uykularıma geri döndüm çok şükür. Cumartesileri Bilge' yi piyano dersi için bırakıp dolaşarak Dost'a gidiyorum. Çok oyalanmamışsam Bilge oraya geliyor ya da herzaman ki kafede buluşuyoruz. O kitabını açıyor, ben kitabımı açıyorum. O sıcak çikolatasını yudumluyor, ben kahve mi...Arada fark ettirmeden onu izliyorum. Pür dikkat kitaba dalmış yüzü o kadar umut verici ki, gülümserken ona yakalanıyorum:)

Okulda sınavlar bitip, notlar e- okula işlenince yine kimse gelmemeye başladı. Bilge' de artık evde. Bugün ben de ofise gitmedim. Öğleden sonraya kadar elektrik kesintisi varmış, bu da bahanesi oldu. 

Bilge bu dönemi hiç sevmedi, ben de sevmedim. Özellikle öğretmen odaklı bir öğrenci olduğu için matematik ve fen bilgisi öğretmenleriyle yıldızı hiç barışmadı. Bu derslerden notları hiç olmadığı kadar düşük geldi. Bu yıl malum sınav yılı diye herkes kendini parçalıyor. Bilge' yle sene başında konuşup anlaşmıştık. Takviye istemiyorum dedi, tamam dedik. Resim yapmaya son hız devam ederken, çok güzel kitap okumayı da sürdürdü. Dersleri herzaman ki gibi pek önemsemedi, nasıl olsa üstesinden gelirim dedi. Bunu başaramamış olmasına şaşırmadım.Anladığım kadarıyla dersler dersaneye giden çocukların katılımıyla devam ediyor, sınıf ortalaması yerlerde... Bunlar onun için hep bir tecrübe. Günlerinde matematik ve fene yer açması gerektiğini söylüyor. Ben ağzımı açmadım, bir tek isterse özel ders aldıralım dedim. Zaten okul yeterince zamanımı alıyor dedi. Haklı da ne diyeyim, o kadar saat okulda...

Yavaş yavaş geleceği ile ilgili seçimleri de şekillenmeye başladı. Onu yap, bunu yapma diyen birisi olmak istemiyorum. Kendi seçimlerinin önemli olduğunu bilmesi benim için yeterli.

Eve giren sineğin peşindeki Efes koşturup duruyor. Mutfakta mercimek çorbası pişiyor, ben de yazımı tamamlayıp kitap okuyacağım.Akşama konsere gidiyoruz.Leylakdalım bilet almıştı, o hasta olduğu için bize katılamayacak. 

İyi bakın kendinize...