18 Nisan


Bütün gün, gecenin uykusuzluğu yanına huysuzlukta katarak bana eşlik etti. Öğleye doğru Sıngle' ın sahibine mesaj attım, köpeğin çok huzursuz olduğunu kötü bir gece geçirdiğimizi ve gelip alması gerektiğini yazdım. Sonra beni aradı, pazartesiye kadar sırf köpekten hoşlanmayan kayınvalidesi evde olduğu için köpeğe bakmamızı istedi. İnsanları sahiden anlayamıyorum. Sokağa çıkma yasağı, ortalığın hali derken zaten herkes huzursuz, ben rahatsız olduğumu , özellikle köpeğin huzursuz olduğunu söylemişim bu neyin ısrarı. Neyse uzatmayayım gelip köpeğini aldı. Canım baya sıkıldı, sonra sevimsiz bir telefon konuşması yaptım. Bir arkadaşım konuştu da konuştu. Kendi dertleri yetmedi etrafındakilerin de derdini anlattı da anlattı... Farkındayım buna ben izin veriyorum ama şiştim. Bütün gün berjere oturup komedi dizisi izledim. Abuk sabuk ne bulduysam yedim. Allah'tan örgü ördüm. Çok az okuyabildim, kafamı bir türlü toparlayamadım.

Oegstgeest' e Dönüş kitabına başlamıştım. Hollanda edebiyatı aslında yabancısı olduğum bir konu. Yazar anılarını çok etkileyici bir dille yazmış. Dinsel baskılarla küçük bir kasabada geçen bir çocukluk, kaybedilen bir ağabey, sonra zaman içinde dönüşler oldukça iyi anlatılmış. Dili gerçekten çok etkileyici, akıcı değil ama zor ve bunaltıcı da değil, sindire sindire okumak ayrıca keyif veriyor.

Pencere önünde boş saksılarım vardı. Baharda mevsimlik renkli çiçekler dikerim, bu bahar malum dikemedim. Ben de topraklarını havalandırın sarımsak diktim, can sularını da verdim, mis gibi yeşil yeşil çıkarlar umarım.

Sonrası erkenden uyumuşum...




Yorumlar

  1. Ahhh ahhha hayır diyememek rn çok insanın kendisini yoruyor ne yazık ki

    YanıtlaSil
  2. Baya gergin bir gün geçirmişsiniz😕

    YanıtlaSil
  3. bu bazı konular da hayır diyememek kötü ya 😊🌼 umarım tüm çiçeklerin açar yeşil yeşil için açılsın inşallah canım benim sevgiler 😊🌸

    YanıtlaSil

Yorum Gönder