17 Mayıs

Bazen olmadık bir şey fark edersin. Ayak tabanında garip bir ağrı, saç derinde kabuklanma ya da olmadık yerinde sivilce falan filan gibi. Hemen klavyenin başına geçip arama motorunu açar ve durursun. Bunu nasıl yazmalı, doğru sormak önemli, zira bambaşka yerlerde bulabilirsin kendini.  Seçeneklerin arasında anahtar kelime kullanmak, usturuplu sormak ya da aklına ilk gelen şekliyle sormak ki en çok bu işe yarar vardır. Filtrelemek önemli, hem kafa karıştırmamak hem de zaman kaybetmemek gerekir. Son seçenekteki aklından ilk geçtiği gibi yazarken arama motorunda başka insanlarında bu şekilde aradığını görmek muazzam bir histir. Yalnız değilim, başka insanlarında böyle dertleri var, bir başıma gelmemiş hissi ekrandan ruhunuza doğru yayılır. Sonrası tabi ki bir sürü yanlış yönlendirilme, kendine olmadık tanılar koyma,  abartılı kaygılar denizine yelken açma şekline dönüşür çoğunlukla. O kısma hiç girmeyelim. Yalnız değilim rahatlaması kısmına geri dönelim...Sanırım insanın doğasında en büyük temellerden birisi sosyal bir varlık olması, ait olma duygusuna odaklanması...Bu kötü demiyorum, bunlar insana güven veren duygular. Güvende hissetmek kadar güzel bir duygu var mı? Yaşamımız boyunca içine doğduğumuz bu güvenli topraklar ( aileyle başlıyor) yavaş yavaş şekilleniyor. Çocuklukta, ergenlikte, ilk gençlikte uçsuz bucaksız hatta sınırsız olan bu topraklar,otuzlu yaşlara doğru daralmaya başlıyor. Bu daralma bazen zorla oluyor, yaşadıklarımız, hayatımızdaki insanlar, olanaklar, tramvalar sizi iyice sınırlandırıyor. Bazense bu sınırları bile isteye kendiniz belirliyorsunuz. Tıpkı arama motoruna yazdığınız kelimeler gibi filtreleyerek sınırlarınızı belirliyorsunuz. Bu seçimi yapanların sınırları daha keskin, kolay kolay gevşemiyor. İlk bahsettiğim seçimin sınırları daha gevşek,  sınırları zorlamak, kaçak göçek olasılığı daha yüksek. Kim daha mutlu sorusu çok kocaman ve göreceli bir soru, cevabı değişir. Mutluluk dediğin de böyle bir şey değil sanki...

Birkaç gündür bu düşünce etrafında dolanıyorum...Pandemi süreci olağan üstü zamanlardan geçiriyor bizi. Güvensizlik, belirsizlik, kaygılar...Gözümü kulağımı kapatsam da, uzak duramayacağım  bir durum. Kontrollü normalleşme dedikleri neresinden tutarsam elimde kalıyor. Zihnim bulanıyor, böyle olunca dengem bozuluyor...

Biliyorum ki bir süre sonra, sınırlarımın hiç önemi kalmayacak...sürüyle birlikte hareket edeceğim. Sürü bangırabangır bangır, ölen ölür kalan sağlar bizimdir diye bağırsa da  böyle olacak .Zihnim bu düşünceyi zamanla kabullenerek, normalleştirecek...Sonra yeni sınırlar çizilecek..

Yorumlar

  1. Ben de artık bir şikayetimi arama motorundan soruşturmaya çekiniyorum, çünkü sonuç sonucu doğuruyor. Dengeler bende bir süredir bozuk zaten. Hepimize kolaylıklar diliyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder