Eylül Sonu


 Alarmdan önce uyandım, yatakta az biraz gerindim.Havalar soğudu, her bir kasımın kısaldığını hissederek uyanıyorum ama olsun güzel uyandığımı düşündüm. Elimi yüzümü yıkayıp telefonumu alarak mutfağa geçtim. Şebnem Burcuoğlu' nun Süreya Kuaför Salonu'nu açıyorum, kahvaltı hazırlarken. Bir eksiklik duygusu, ben mutfaktayım Efes yok. Hemen salona geçtim. Dört ayağı hava da uyuyor. Beni hemen fark ediyor, çevik bir hareketle doğruluyor. Uzun uzun o da geriniyor. Aşağı bakan köpekten, yukarı bakana doğru...
Kahvaltı hazırlığına ve hikayeye geri dönüyorum. Menemen yapıyorum Bilge sevinecek, Koca dudak büzecek, ama son domatesler tabi ki menemen yapacağım. Feza' nın dilinden dökülen hikaye oldukça ilginç. Komik bir yerinde bizimkilerin de kahkahalarını duyuyorum. Derken acayip etkileyici bir sesle Cemal anlatmaya başlıyor. Bilge' yle göz göze geliyoruz kim ola ki? Hemen googlıyoruz, aman pek de yakışıklıymış(Umut Temiztaş), yalnız Cemal çok komik anlatıyor, kahvaltı nasıl bitti anlayamadık. Sofradan kalkarken yüzüme bakıyorlar, tamam gerisini yarın dinleriz diyorum ve mutfakta kendimi yapayalnız buluyorum (köpekte dahil) sofrayı toplarken. Tipimi acelece  şekle sokarken, yemekte ne yapacağımı düşünüyorum, ofisteki malzemeler geçiyor aklımdan, son anda Efes' in ödül çubuklarından cebime atıyorum, ocak kapalı mı diye bakarken.
Bilge okula giderken, muazzam mutsuz suratıyla hadi bay diyor, Koca da bay diyor. Ben ay bayılcam diyorum kendim duyacağım kadar belli belirsiz bir sesle .(yüksek sesle söyleyince huysuz damgası yiyorum)
Demliğe yeşil çay, değirmene kahve çekirdekleri koyuyorum. Kırt kırt kahveyi çekerken, bahçedeki son domatesleri topluyorum. Bu sene hiç güzel olmadı domatesler. Olsun napalım.
Leylakdalım' ın yolladığı fincan bana göz kırpıyor, türk kahvesi yapıyorum, dün bana verdiği bir dolu kitaba bakarak. (ne şanslıyım yav).Bir de foti çekip koyuyorum instaya:)
Bilgisayarın başına geçiyorum. Azıcık haberlere bakıyorum Aposto' dan, bir taraftan da önerilen çalma listesine tıklarken. Koca giriyor içeriye Rihanna listesi var, Rihanna seviyos mu diye soruyorum? Seviyos , seviyos diye kahvesini alıp dışarı çıkıyor. Efes artık onun gölgesi, ben bir şeyler yiyene kadar.
Ufacık bir çocuk başladı stajyer olarak, ürkek gözlerle bize bakıyor. Kahveyi çok koyu yapmıyorum , gelince kocaman bir bardak kahve içiyor kıyamam:)) Ben yazıya bakarken o da üfleyerek karşımda kahvesini içiyor , sol yanımdaki koca yazıcı hareketleniyor. İçine kağıt alıyor biraz bekliyor. noluyor be deyip bir şey görecekmişim gibi yazıcının ağazina bakıyorum. Çocukla birbirimize bakıyoruz. Merhaba dünyalı biz dostuz yazarmış birazdan diyorum. Çocuk biraz daha bakıp sırıtıyor. Koca dışarıdan sesleniyor çıktı mı diye, Allah seni kahretmesin ben bir türlü beceremiyorum bluetoothtan yazıcıya bağlanmayı, sen nasıl yaptın? Çok emin değilim diyor. Gün böyle başladı...

Bugün okuma planımda Kopenhag Üçlemesi' nin ilk kitabı Çocukluk, izleme planımda da  Tayfun Pirselimoğlu'nun Kerr'i var. Akşama da yoga dersim var, stüdyoya gideceğim (lütfen kalabalık olmasın). Geri kalanlara bakarız artık...


Yorumlar

  1. Oh sabah sabah yüzümde gülümsemeyle okudum, enerjiniz bana kadar geçti :) yıllar sonra ben de bugün yoga başvurusu yapacağım. bakalım devam ettirecek miyim?

    YanıtlaSil
  2. Sabah güzel başlamış. Yazıcı da bende ne oluyor dedim kendimce:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yazıcı fenaydı:) hala arada gözüm takılıyor

      Sil
  3. Misss misss, çok öptüm...

    YanıtlaSil
  4. Kahve kokusu burnuma değdi, ne güzel yazmışsınız <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sırf o koku için üşenmeden her gün el değirmenin de kahve çekiyorum 🙈 birlikte içelim müsait zamanda ❤️

      Sil

Yorum Gönder