Haftanın Ortaları


 Akşam Efes'i gezdirmek için iş çıkışı uğradığımız parkta, köpeklerle tepişirken (sahiden kafama oturan minnak korkmuş bir cocker bile vardı) erken uyumayacağım deyip durdum, geceler uzadı, sabahlar olmuyor. Gerçi ben tavuklarla yarış halinde on olmadan sızınca, geceler ne yapsın?

Yine erkenden içim geçmiş, allahtan çabuk uyandım. Balkonda usul usul yağan yağmuru izledim, sonra telefonumu alıp içeri geçtim.
Sesli kitap dinleme işine hiç benlik değil diye sıcak bakmıyordum. Son zamanlarda artan kitap fiyatlarını düşünüp, özellikle yeni yazarların raflarda gördüğüm kitaplarında gözüm kalınca ve iyi de bir referans alınca Storytel' e abone oldum. Önce kendi kafa sesimi duymaya alışık beynim yadırgasa da çabucak alıştım. İyi ki yapmışım diyorum, her yerde, her zaman kitap dinleyebilmek çok keyifli ve iyi hissettiriyor. 
Süreya Kuaför Salonu' nu dinlemeyi Bilge çok uzun bulup bırakmıştı. Koca' yla akşam bitirdik. Dinleme işini en çok Koca sevdi, bunu hiç beklemiyordum.

Sabah erken kalkınca Çocukluk kitabının kalan son on sayfasını da okudum. Çok ince olan kitap elimde bir türlü bitmedi. Kitap güzel, kitap kederli. Çocuklukta başlayan bu keder, yazarın tüm hayatını kaplayacak sanırım diye düşündürüyor. Tove Ditlevsen Danimarkalı biryazar ve Kopenhag Üçlemesi otobiyografik bir seri. Gençlik ve Bağımlılık  diğer kitapları. Şiire sığınan 1920 ler Kopenhag' ında bir kız çocuğu. Anlatı da şiirsel. Yazarın hayatına bakayım diyorum,  elli sekiz yaşına hayatına son verdiğini okumak içimi burkuyor. 
Araya soluklanmalık Samanta Schweblin' in Yedi Boş Evi' ni alıp, diğer kitapları sonraya bırakıyorum.
Fuat Sevimay' ın Anarşik' de işte eşlik eder...

Yorumlar