19 Ağustos
Bilge arkadaşıyla birlikte tatile gitti. Antalya' da, çok keyifli fotoğraflar yolluyor. Uzun zamandır birlikte fotoğraf çekinmediğimizi( onun hep reddettiğini) düşünüyorum. İçim azıcık burkuluyor, sonra ne kadar mutlu olduğunu fark ediyorum. Evet büyüdü, kocaman oldu ve evet çocuklarımızın sahipleri değiliz. Aramızdaki dinamiğin hep aynı olmasını beklememliyim, çok şükür akıllı ve iyi yürekli bir çocuk oldu.
Sabah nevresimleri değiştirmek için kendimi resmen iteledim. Yatakta sevgili Kocam' ın pek sevdiği altı tane yastık var. Bence onların yüzlerini kendi değiştirse yastık sevgisinin boyutları değişecek, aman neyse zaten hala dişleri yok( implant tedavisine başladı). Yalnız değiştikten sonraki histe pek güzel, pür pak mis gibi...
Sabah yarım saat kadar Proust okudum, kitabın sonlarına geliyorum. İnsanın kendi zihninin karmaşasına tahammülünün zor olduğu bir zamanda, yazarın zihninde kaybolmak garip bir şekilde keyif vermeye başladı. Bu seneye seriden bir kitap daha sığar sanırım.
Petros Markaris' in Alan Savunması kitabını okuyorum. Yunan polisiyesi diyebilirim, yazar İstanbul doğumlu. Kitabın kahramanı komiser Haritos bir yunanlı ve bize çok benziyor. Kaba saba ama samimi. Kitabın üçte biri bitti, iki cinayetle başbaşayız bakalım neler olacak. Bu arada yazın polisiye okumayı daha çok seviyorum.
Cho Nam-Joo' nun Mandalina Yeşili kitabına da başladım. Güney Kore yapımı bir dizi izliyormuş gibiyim. Yazarın dili, tasvirleri çok net.
Diğer okumalarım arada üç beş sayfa ilerliyor. Acelem yok.
Hafta sonu ikici bateri dersime girdim. Başka bir stüdyoda ve başka ekipmanla çalıştık. Daha çok sevdim bu stüdyoyu. İnanılmaz beceriksizdim. Beynimle ellerim sürekli kavga etti ama bu hal çok hoşuma gitti. Hocam sürekli hatırlatıyor "ilk kez böyle bir şey yapıyorsunuz, çok normal hemen olmaması " diyor. Benim bu halden keyif aldığımı söylemem sanırım onu biraz şaşırtıyor:))
Ülkenin Sonuna bitmek üzere, yanılmıyorsam en uzun kitap dinlemem olacak. Gerçekten şahane bir kitap. Biraz ağırdan aldım, bitmesini erteliyorum sanki...
Bahçe de bu hafta toplanacak bir şey yoktu. Üç beş biberi toplarken yedim. Çok acıktım diye dolaşırken ilk gittiğimde görmediğim bir salatalığı kopartıp yedim. Otlarını temizlediğim bir alana yeni turp tohumları ektim. Koca' da hastalanan domateslere söylene söylene, yeni bir alanı belledi tırmıkladı. Haftaya havuç ve semiz otu filan ekeceğiz. Su çok az akıyordu, sulama yarım yamalak oldu. Bu akşam tekrar gitmeye çalışacağız.
Öğlen mat pilates, akşama fasyal terapi derslerim var. Keşke Efes ev süpürebilse...
Yastık konusuna çok güldüm, bizde de öyle :))
YanıtlaSilAy pek sevindim😊 yalnız değilim😋
Sil