13 Ekim

Fotoğrafların sıralaması bir garip oldu. O yüzden yazının içeriği de garip olabilir baştan belirteyim. Dün bahçede biraz çalıştık. Damlamaları kaldırdık. Kalan turpları, yeni çıkan yeşillikleri topladım. Olgunlaşmış iki havuç buldum ben de yine bir tavşan neşesi:) Eve gelince kocaman bir kase salata yaptım topladıklarımla. Bugün birazını yedim, kalanlar akşama. Bahçenin bu hali biraz hüzünlü. Bomboş göründü gözüme. Oysa geçen sene bu vakitler yeni almıştık ve her bir ot beni heyecanlandırıyordu... İnsanoğlu hep bir beklenti içinde.

Hafta içi Sevgili Leylakdalı' kız ve Bilge' ile birlikte resim sergisi gezdik. Oldukça keyifliydi. resim heykel müzesi seçkisi gibiydi, çok beğendim. Üstelik eşlikçilerde böyle tatlı olunca, oldukça keyifliydi. Sonrasında Leylakdalım'ın tavsiyesiyle gittiğimiz butik dükkanda yediğimiz vişneli pasta ve mis gibi kahvenin tadı damağımda kaldı.
Cumartesi günü Lösev' deydim. Diğer gönüllülerle birlikte birlikte 2-8 kasım Lösemili Çocuklar Haftası etkinlikleri için emek atölyesi vardı. Turuncu kurdelalara  ve çiçeklere iğneler yerleştirdik. Bir taraftan iş yaptık bir taraftan sohbet ettik. Her seferinde yeni insanlarla tanışıyorum. Pek çok tanıdık olmaya başladı. Gruba dahil olmak oldukça keyifli. Ortak niyet etrafında buluşmak iyi hissettiriyor. Çıkışta hiç bilmediğim yollardan eve döndüm. Hava da soğuktu ama hoşuma gitti. İlk geldiğim zamanlar beni korkutan bu gri şehrin artık beni kucakladığını hissediyorum. Kaybolmak ne güzel, yolda bu grafitiyi gördüm. İçim sızladı ah güzel çocuk dedim ah...



 Bu ağacın önünde uzun süre oturdum bahçede. Efes'te dibime yerleşti. Ufak ufak yağmur yağdı, sonra güneş açtı. Ağacın yaprakları, yapraklarındaki renkler, ışık... o kadar etkileyiciydi ki. Kitabımın son sayfalarını da burada okudum. Efes'in tüylerini okşadım, sıcak kahvem bitince sahiden üşüdüğümü fark ettim. Koca'yla arabaya binince kalorifere yapıştık:) Yol boyunca podcast dinledik. Güldük, yeni başlayan inşaatların yerinde eskiden ne vardı diye düşündük. Eski bir şarkı geldi aklına geldi Koca'nın, yedi beynimi neydi bu diye :)) Hatırlayamadı tabi, bence uydurmuş bile olabilir. Ciddiye almadım ya tüm hafta söylenir durur eminim:)

Eve döndük, Efes' e tüm özürlerimi sunup akşam gezmesine çıkartamayacağımı söyledim. O da yattığı yerden şöyle bir kafasını kaldırıp çok da fifi der gibi baktı. Evi toparla, bahçeden getirdiklerimizi yerleştir derken akşam oldu. Odamı, özellikle masamı topladım.Etraf okunacak kitaplarla dolu. Eskiden gererdi beni kitap kuleleri, şimdilerde hiç kaygılandırmıyor. Yıllardır perçinlenen okuma tutkumu pekiştiriyor bu kuleler. Yaşasın kitap kuleleri. Sonrası kitap üzeri uyuya kalma tabi. Gece bir kaç kez uyanıp, sabah olmadığına sevinerek geri uyudum. Bugün kutsal olmayan pazartesi, tüm gün boyunca işten başımı kaldıramadım. Bu saatten sonra gelenleri ise yarına bırakmaya karar verdim. bir saatlik güzel bir yoga dersine katıldım. Bilge okuldan geldi. yemekleri allahtan hazırlayabilmiştim. Mutfaktan onun yemek tıkırtılarıyla Efes'in mama şapırtıları geliyor.  Ben de Efes'i çıkartmadan  C.K. Chesterton 'un Gurur Ağaçları na başlayayım. 

İyi bir hafta olsun.

Yorumlar