GEZME KIZI BİLGE...


Görüldüğü üzere biz gene hafta sonu oturmadık yerimizde, yanak yanağa gezdik tozduk. Fotoğraflardaki bereyi cuma günü başlayıp, cumartesi kafasına takmayı başardım. İtiraf ediyorum çok iyi olmadı, ama sevimli kafada güzelmiş gibi duruyor:)) Kolajda başta olan fotoğrafta çiçek reyonundaki bir bonzai gövdesi. Bacaksız çok güzel duruyordu. Cumartesi teyzeme gittik. Pazar' da gelen çağrılar yüzünden Avm' e Avm dolaştık nerdeyse. Pazar günü maaile arızaya gidince, tabi bize acayip iyi davrandılar. En çok Bilge bayıldı bu olaya. Etrafında garsonlar , aşçılar, işletmeciler ve hepsi erkek olunca; yüzünde gülücükler gerdan kırarak süzüldü etrafta. Hatta şöyle bir diyoloğa şahit olduk. Tam çıkmak üzereyiz, işletmenin müdürü Bilge' ye bir de kurabiye ikram etti ve dediki;
m: Bilge senin gözlerin ne kadar güzel böyle
Bilge gülümseyerek: Öyle değil mi, güzeldir benim gözlerim...
Baba:Ha ha ha, benim kızım bu...
Anne: Tevazu, biraz tevazu lütfen...
Bir de dergi aldı, sırf uyduruk bir oyuncak telefon veriyor diye. Yürürken aniden durup "telefonum çalıyor" yapıp, konuşmaya başlıyor. Bir de" baba baba" diye bağırmaya başlıyor, babası "ne oldu kızım?" diyince "telefonla konuşuyoruz, al telefonunu eline" diyor. Yani çok iletişim dolu bir hafta sonuydu...
"Muz Sesleri"ni bitirdim. Ece Temelkuran' ın okuduğum ilk kitabıydı. Çok kopuk geldi kitap bana. Bir yeri çok samimi gelirken, başka bir bölümde daha farklı hissettirdi. Yani çok keyifle okumadım. Şimdi "Yüzyıllık Yalnızlık" kitabına başladım. Gabriel Garcia Marquez' in kitabı okudukça bahsederim. Arşivimde "H" harfindeki tüm filmleri geçen hafta seyrettim. "Hayalet Sürücü"-"Hayalet Süvari"-"Hayali Üniversite".... bu hafta daha gerçek birşeyler izlemek istiyorum:)) Dün ve bugün doğumgünü kartaları için gereken malzemeleri aldım. Ufak ufak başalayacağım yapmaya. Bir de tuhaf bir gerginlik var üstümde, hemen parlayı veriyorum. Kocayla konuştuk sabah suçu "mevsim dönümüne " attım... ama aslında "yaş dönümü"nden biliyorum.:(((

Yorumlar