
28.01.2010
SONUNDA KAR YAĞDI...

27.01.2010
SABAH, SOĞUK VE MÜZİK...

26.01.2010
TANIDIK YÜZLER...

25.01.2010
GÜNEŞLİ AMA BUZ GİBİ...

22.01.2010
TUZ SERAMİĞİ

Daha önce evde denemiştim ama kıvamını tutturamamıştım, Bilge' de rahat bırakmamıştı. Dün ofiste denedim. Bir lokum kutusunu kapladım, daha evvel altını bakır rengine boyamıştım. Kapladığım üst kısmıda bakır rengine boyadım. Küçük küçük parçalar denedim. Hamurun yapısını anlamak için.Kalıpla birşeyler yapmak için daha müsait bir malzeme olduğuna karar verdim. Gene de çalışması keyifliydi, geri kalanı farklı renklerde boyayacağım. Akşam Bilge' yi aldık, eve giderken "balık yapalım mı bugün?" soruma Bilge' den kocaman bir "eveeeet" yanıtı gelince doğru balıkçımıza gittik. Bize "minekop balığı" tavsiye etti. Balık kültürümüzü yeni oluşturduğumuzdan, daha önce yediysek de hatırlamadığımızdan tavsiyeye uyduk. Kocaman iki tane balığı, çok güzel temizledi balıkçımız. Zira sağlam kılçık vardı. Bu arada gözüktüğü kadar nefis lezzette kelek turşusu da aldık. Normalde hazır turşu almam, ama bu çok güzeldi. Balıklar hazırlanırken ben yeşillik almaya markete gittim. Çok güzel pazı yaprakları buldum. Akşam üşenmedim bir güzel sardım, bugün pişirip afiyetle yiyeceğiz inşallah. Koca balığı çok güzel tavada pişirdi. Bilge' yle ikisi tavanın başında yemeye başladılar, masada devam ettiler. Bilge ne zaman bu kadar keyifle yese, mutluluktan tavan yapıyorum. Bir tabak da ev sahibime götürdüm. Akşam "House" vardı, onu seyrettik. İki gün evvel Bilge' ye küçük sarı çiçekli bir kaktüs aldım. Nasıl tutacağını alattım, çiçeklerin yavaşça açılacağından bahsettim. Akşam biz dizi izlerken, üzerini değiştirip, elinde kaktüsle yanımıza geldi. Babasına doğru çiçeği gösterip "baaaak sarı çiçek açmış, ötekiside açacak yavaş yavaş" dedi. Onu takip etmesi çok hoşuma gitti. Bir kaç renk daha alacağım. Kaktüs iyi bir seçim miydi? bence evet çünkü evde bir kaç saksımı alt üst ettiği için, buna en azından itinalı yaklaşıyor:)) Bu arada numaradan öksürük durumuz dün sabah kendini kusturarak son buldu. Kreşte hiç öksürmemiş, biz de öksürdüğü zaman ciddiye almadık. Akşam eline kendi kitaplarından birini aldı. "Okuyayım mı?" dedim "ben okurum "diyerek başladı yazmaya. Neler neler anlattı, pardon okudu:) Ben de hiç kikirdemeden dinledim ciddiyetle. Sonra gene ve gene Mulan' ı seyrettik, tabi ben uyumuşum, uyanıp kendi yatağıma gitsem de, sabah yine Bilge' nin yanında uyandım. Kreşe giderken "Bilge herkes kendi yatağında yatsa olmaz mı?" soruma, kafasını öne doğru sallayınca ben tam sevinirken "olmaz" dedi. "Sen benim annemsin, ben arkamı dönüp yatacağım sen de bana sarılacaksın" dedi. Bu cümle üzerine, sözün bittiği anı yaşadım. Benim yerim, kızımın yanı bundan sonra, bu böyle biline:))))
21.01.2010
MUCİZE ARAMAK...

20.01.2010
İNSAN YÜKÜ ÜZERİNE...

P.S: Bilge iyi tamamen numaraymış, koca da daha iyi, daha ne isteyim?
19.01.2010
BİLGE' NİN SAÇ TOKASI

18.01.2010
SEN YAĞMUR OL, BEN BULUT...

Hafta sonu fotoğraflarda görüldüğü gibi geçti. Hava çok kötüydü. Cumartesi sabah gazete ve abur cubur alımı için Bilge' yle dışarı çıktık. Marketin yanında ki "herşeyi satan" yerden Bilge çok beğenerek bir eşek aldı. Tüylü sırtında iki sepet yük taşıyan bir eşek. Önce sepetleri halletti. "Bunlar güzel değildi" zaten dedi, ardından yanıma geldi gözleri dolu dolu, eli arkasında. Baktım eşeğin arka iki ayağı kırılmış. Üstüne binmeye kalkmış ablam. Evde aradım taradım yapıştırıcı bulamadım. " Ben yapıştırırım bunu" dedim. Bilmiş bilmiş "boşver yenisini alarız" dedi. "Ama olmaz ki para verip aldık, yazık değil mi paramıza" diye başlayan uzun bir konuşma yaptım. Baktı suratıma " ne zaman alacağız yenisini?" dedi. Ben konuyu değiştirdim. Akşam babasına çekti aynı sahneyi, aynı sulu göz ifadeyle. Kocayla göz göze geldik. Anladı tabi, aynı konuşmayı o da tekrarladı. "Yarın gideriz o zaman" diyerek kapattı Bilge Hanım mevzuyu. Pazar sabahı hep beraber kahvaltı hazırladık mutfakta. Ardından yine hep beraber gazete okuduk. Bilge sonuna doğru gazete parçalarından sanat eseri oluşturmaya çalıştı. Derken ben yayılmış kanepeye "Şeffaf oda" yı izlerken, özellikle arka plandaki deniz manzarasını, ikisi yanımda "Oyuncakçıya gidiyoruz" diye bittiler. Önce itiraz ettim, ama koca "çok sıkıldı çocuk evde " diyince hak verdim. Hazırlandık en yakın AVM' ye gittik. Küçük bir atlı karıncaya bindi, balon aldık. Sonra büyük bir oyuncakçıya daldık. Babası "iyice bak, istediğin bir oyuncağı alalım" dedi. Sessizce tek tek baktı raflara. Dokundu, sağına soluna baktı. Sonra etrafta ciyaklayıp yerde debelenen çocuklara baktı ve küçük bir çiflik beğendi. Onu aldık, sessiz sedasız çıktık. Sonra şekerciye uğradık kürek kürek doldurdular babasıyla poşete şekerleri. Sonra ben indirimdeki bir çocuk mağazasına girme gafletinde bulundum. Bir kabanı Bilge' ye denetirken parmağını fermuara sıkıştırdım. Nasıl üzüldüm, onunda gözleri doldu. Bıraktık herşeyi çıktık. Bin kere özür diledim.Yolda koydu kafasını göğsüme, uyuya kaldı. Tam evde yatağına yatırmıştım ki uyandı. Bir daha da uyumadı. Evde yemek faslından sonra film seyrettik "G.I.JOY" fena değildi. Bir umtla banyo yaptırdım uyur zannederek, ama nafile 22' yi buldu uyuması. Bu arada "Aşk" ı bitirdim. Çok güzeldi, gerçekten çok beğendim. Tavsiye edebileceğim, keyifle okunup, düşündürecek bir kitap. Turgut Özakman'ın "Cumhuriyet" kitabına başladım. Bu videonun öyküsünü anlatayım. Bilge birden bire bu şarkıyı söylemeye başladı. Sesini inceltişine kaşını gözünü oynatışına koptuk babasıyla. Yanımda telefon vardı, kayıt o yüzden çok kötü. Ama bunu tarife kelimeler yetmeyeceği için, kaydı koydum. Her dinlediğimde gülümsüyorum:)) Asıl komik olan sonraki sözleri bir türlü söyletemedik. Bunu da bizden dinleyerek öğrendiği için evde mırıl mırıl bu şarkıyı söylüyoruz:)))
15.01.2010
HAFTANIN MAHSULÜ

14.01.2010
İTİRAF EDİYORUM...

13.01.2010
YERSİZ KORKULARIM

Bir süre sonra baktım uyuyordu. Sabah erkenden uyandı, onu giymem bunu giymemden sonra, en son saçlarını düzelltim. Bana "şimdi de ruj sür" diyince bende yarı sesli imdat çığlıkları yükselmeye başladı. Halime acıdı galiba uzatmadı mevzuyu. Bugün fitness seansımı iptal ettim. Hiç acı üstüne acı havasında değilim. Hafta sonu telafi ederim artık. Yani demem odur ki, yaklaşık 3-4 yıldır korktuğum için erteleyip durdum boşyere dişimin çekimini. Kendi kendime ağrı kesicilerle, ağrımı dindirmeye çalıştım. Şu an çok gereksiz korktuğumu düşünüyorum. Umarım ameliyat sonrası da böyle düşünürüm:)))
12.01.2010
DİŞ AĞRISI

11.01.2010
SARMAŞIP DOLAŞTIK

8.01.2010
TAMAMLADIĞIM KOLYE

7.01.2010
BUNLAR KOMŞUYA...

6.01.2010
FİRKETE İŞİ KOLYELER

Dün bahsettiğim. yöntemini çözdüğüm iş bu. Orta fotoğraftaki henüz bitmedi ama ben gene de paylaşmak istedim. Metal pullar da koyacağım boncukların arasına. Yine teyzemde gördüm bu kolyelerden. Ama yöntemi netten buldum. Aslında daha evvel annemle atkı vari birşeyler yapmıştık, sonradan hatırladım. Fotoğraflar güzelliğini anlatmaya yetersiz kalıyor bence. Tasma şeklinde boynunuzda hayal edin, neden bahsettiğimi anlarsınız. Üstelik yapması zevkli olduğu için çabuk da bitiyor. Bilge gene hastalandı. Burnunda ki tıkanıklık geniz akıntısı şeklinde öksürüğe çevirdi. Dün akşamdan beri ilaç kullanıyoruz. Pek iştahı yok, onun dışında keyfi yerinde. Akşam koca yemekten sonra bir arıza için çıktı. Biz de Bilge' yle portakallı kek yaptık. Değişik olsun diye kağıt kalıplarda pişirdik. Abartıp üzerini pudra şekeriyle süsledik. Süsleme işine Bilge bayıldı. Mutfaktaki işimizi halledip, banyoda soluğu aldık. Misler gibi oldu kızım. Saçları artık kısa olduğu için çok çabuk (hakaretler duymadan) kuruttum. Hafta sonundan kalma oyuncak katoloğu elinde, oyalandı uzun süre. "Bu nasıl paaaalımı (pahalı mı) anne, paramız biter mi bunu alınca?"sorusun her sayfa ve her oyuncak için defalarca tekrarladı. Bense psikolog karşısında 100 soruluk testten geçen hasta misali, tutarlı ve aynı cevapları vermeye çalıştım:)( bu ayrı bir hikaye) Dün uzun süredir seyretmediğim duygusallıkta bir film seyrettim. "Kız kardeşimin hikayesi" ağlamaktan gözlerim pörtledi dersem yalan olmaz. Aslında çok da uzak olmayan hikayeler bunlar. Bizler sıcak yuvalarımızda, gündelik sorunlara uflayıp puflarken, birçok insan amansız bir hastalıkla, umutsuzca mücadele ediyor. Ölüm dahil korkunç diye nitelendirdiğimiz bu durumlar bizlerin kapısını çalana kadar, hiç başımıza gelmeyecek gibi dışarıdan izliyoruz. Elbette dileğim kimsenin başına gelmemesi ama malesef gerçek olmayacağını bildiğim bir dilek bu. Bu arada fitness seanslarına başladığımı söylemişmiydim. İlki pazartesi günüydü. Platesten mütevekkil, hamlık durumu yaşamadım. Sadece sağ bacağımda o günden beri hareket halindeyken, her an kramp girecekmiş hissi var. Kalsiyum eksikliğim mi var diye geçirdim aklımdan. Kendimi bu aralar süt ürünlerine versem iyi olacak:)) Hafta sonu hava sıcaklığının artacağını duydum radyodan az evvel. Umarım Bilge iyileşmiş olur ve biraz park bahçe yaparız..
5.01.2010
YİNE KUM BONCUK

Bu kolyeyi 31 Aralık günü yaptım. Özellikle gece kıyafeti tamamlamak için, güzel bir seçim olabilir. Bir şeyler yapmak, bunu "ben yaptım" demek o kadar keyif verici bir duygu ki, insanlar bunu hissetmeden nasıl yaşıyorlar anlamıyorum. Gün içinde kafamın içinde bir sürü fikir dolaşıyor, unutmayayım diye bir yerlere yazıyorum. Yeni şeyler denemekse ayrı bir keyif. Dün
4.01.2010
YENİ YIL VE BİZ
