24.01.2012

KAR MANZARALARI

Bu sabah pırıl pırıl bir güneş var, karlar donmakla erimek arası, donmanın ağır bastığı durumda.
Doğa herzaman ayrı bir güzellik sunuyor bize diye düşünüyorum.


Oturup izlemeye doyamıyor insan





Serçeler güneşe doğru gül dallarına yerleşmişlerdi.
Bir taraftan da bıcır bıcırlar, dışarıya biraz ekmek kırıntıları koyduk kızımla
Dün kanal tedavisi için kliniğe gittik kızımla. Canım acıdı mı, bir tek iğne yapılırken canım yandı. Ama çok sinir bozu bir işlemdi, adeta inşaat alanı gibi hissettim kendimi. Doktor o kadar hızlı çalıştı ki, bir ara başım döndü bu hızdan, kapattım gözlerimi. Yaklaşık elli dakika sürdü. Arada Bilge gelip "anneme ne yapıyorsun" dese de, o da bir kenarda sessizce bekledi beni. Bittiğinde elimden tutup "aferin benim anneme, çok cesur davrandın" dedi:)) Eve gelip hemen yattım, sağ tarafımı zaten hissetmiyordum, garip rüyalar eşliğinde uyanıp uyanıp durdum.En son sabaha karşı sağ tarafıma hissiyat geldiğini zonklamalarla anladım, hemen bir ağrı kesici yuvarladım.
Sözün özü herşeyi zamanında yapmak lazım, korkunun ecele faydası yok. Belki ufacık bir dolguyla halledilebilecek mevzu kanala kadar gitti. Artık yapılacak diğer işlemler gözümde hiç büyümüyor.
Yarın sabah kızımla İstanbul' a gidiyoruz, bir hafta yokuz. Büyük bir ihtimalle yazamam, merak etmeyin. Biz yokken kendinize iyi bakın...

23.01.2012

TATİL

Cuma günü heyecanla gittim okula. Kızım karnesini aldı, çok sevindi. Kızlara pembe, oğlanlara mavi karne hazırlamışlar, içinde de çocuk gelişimiyle ilgili standart bir yazı, çaktırmadan baktım hepsinde aynı yazılı kağıt, neyse Allah'tan kızım okuma yazma bilmiyor da, elinde karnesi pek mutlu oldu:))
Hemen eczanede aldık soluğu, kulakları deldirmek için. Önce küpeleri seçti," kırmızı olsun" dedi ve kulakları delinirken gözünü bile kırpmadı. Ben şaşkın, o "çok cesurum, ah bile demedim" diyerek çıktık eczaneden. Bu arada eczacı teyzesi ücret almadı, karne hediyem olsun dedi.
Cumartesi kursa gittik, Bilge seramik dersine, ben karakaleme girdim. Çok yoğun bir gündü, aslında kendimi tam veremedim. Natürmort çizmeye devam ettik, masada bir de gaz lambası vardı, ben onu görmeyecek şekilde oturdum:)) Ayrıca tuale de aktardık, haftaya yağlı boya başlayacak, ama ben bir sonraki derse katılacağım. Bilge'yle İstanbul' a gidiyoruz çarşamba sabahı, bir hafta kalacağız. Annem de geliyor, kızkardeşte buluşacağız.
Pazar günü bütün gün evdeydik. Bilge uflayıp pufaldı, "ben çok sıkılıyorum bir kardeş mi yapsanız bana acaba" diyip durdu, araştırmalarım devam ediyor, kızın aklına kim soktu bu fikri bulacağım:)) Yemekleri sevgili Kocam yaptı, Bilge'yle halay çekmek dahil, o ilgilendi. Ben de popomu yapıştırıp koltuğa bütün gün kitap okudum. Bir ara kalkıp mısır patlattım, onun dışında hep okudum. Cumartesi akşamı da "Bir Zamanlar Anadoluda" filmini izledik Kocamla. Kocam çok beğendi, ben arada uyuklamışım, gündüz vakti kendi başıma, çok sıcak olmayan bir ortamda, bir kere daha izlemeye karar verdim:))
Bugün ilk dişçi randevum var, akşam altıya verdiler randevuyu , "yatıya kalmayım "dedim ama en uygun saat oymuş. Kızım götürecek beni, elimden tutup cesaret verecekmiş:(((
Hepimize güzel bir hafta diliyorum...

20.01.2012

RAHAT DURMADIM

Küvet olsa kendimi ebrulayacağım ya hani, o sebepten herşeyi atıyorum ya teknenin içine. Yine rahat durmadım. Bu maskı hafta sonu almıştım, küçük bir hesap hatası yapmışım, maskın eni tekneye büyük geldi:))
Birkaç kez batırıp çıkarttım, sonuç böyle oldu. Daha sade bir maskta, daha güzel olabilir belki ama bu halinide sevdim. (kendim yaptım ya sevmemek olmaz)

Bu sabah garip bir aile olduğumuzu düşündüm. Sabaha karşı 5:30 sularında kalkan, deli gibi evin içinde koşturan, bununla yetinmeyip bulduğu herşeyi parkelerin üstünde yuvarlayan bir kedim var. Uyanınca Hadise şarkıları açtırıp, zorla dans ettiren ve okula hep geç giden bir kızım, çamaşır makinasının önünde, makina çalışırken transa geçen bir kocam var. Beni sorarsanız rüyamda dişçi koltuğuyla cebelleşiyorum, eh bu durumda en masumları benim sanırım:))
Bir de soğuk, sormayın sabahki ısı -12, lahana şeklinde dolaşıyoruz, karı o kadar seven kızım bile, dışarı çıkınca" ufff yine kar , yine kar" diyor:))
Hepinize güzel ve sıcak bir hafta sonu diliyorum.

19.01.2012

EN BÜYÜK KORKUM

Beni tanıyanlar bilir, diş hekimi diyince önce yüzümün rengi, sonra dizlerimin bağı atar. Beni yolda bırakana kadar birşey yapmama kararıma, dün azı dişimin yarısı elimde kalınca vaktidir dedim. Geçen sene pek memnun kaldığım diş hekimini aradım, ben Isparta' ya yerleştim diyince dünyam yıkıldı. Ne yapsam ki diye düşünürken arkadaşım imdadıma yetişti, annesinin gittiği kliniğin adresini verdi, ofise de çok yakın. Tek başıma, kendime gaz vererek, yolda kaya kaya gittim. Hasta kabul formunu doldurup, hastalıklar kısmının hep hayır tarafını işaretlediğim için pek sevinerek oturdum dişçi koltuğuna. Hekim hanım pek tatlıydı, bir taraftan" Antalya bırakılıp gelinir mi" muhabbeti yapıp muaynemi gerçekleştirdi. Ağız rontgenim çekilrken önce bir yutkunma gafletinde bulunup kötü çıkan filmi, artistlik bir pozla netleştirdim. Sonuç olarak dişimi kurtarma operasyonu, kanallar, porselenler küçük bir servet değerindeki maliyetini, kliniğin muhasebecisiyle kurban pazarlığını aratmayacak bir pazarlık sonucunda makul bir rakama indirmeyi başardım. Salı gününe randevumu aldım, sanırım onbeş yirmi gün içinde sağlıklı bir ağıza kavuşacağım. Doktorun " çok canım yanar mı" sorularıma "bişiycik olmaz" cevapları beni acayiprahatlattı, umarım bişiycik olmaz:((( Yılbaşında dileklerimden biriydi, "dişlerimi yaptıracak cesareti bulurum " maddesi, biliyorum dalga geçeceksiniz, "yuh Sevda eşek kadar kadınsın nasıl bir korku bu" diye, ama napıyım çok korkuyorum, korkuyordum...
Yolda kaya kaya giderken arabasını çalıştırmaya çalışan bir amca dalga geçti, "kışlık lastik takmamışsın "diye, "ben de sen kendi arabana bak çalıştıramıyorsun bile, benim patiler çalışıyor bir kere" dedim, bastık kahkahayı, çok komikti:))

18.01.2012

-10 DERECE

Bu sabah arabanın göstergesi -10' u gösteriyordu, her yer buz. Sabah biraz kar atıştırdı, sonrasında durdu.
Yürümek o kadar güç ki, normalde Bilge'yi çıkışa 10 dak. kala almak için çıkıyordum, şimdi yarım saat önce çıkıp, bebek adımlarıyla anca yetişiyorum.
"Kar görmedik bu sene kıskanıyorum" diyen arkadaşlar, alın sizin olsun lütfen.
Biz çok sıkıldık bu havadan, bu soğuktan.
Kızım kulaklarını deldirmek istiyor, 15 tatilde deldiririz demiştik, unutmamış hatırlatıp duruyor.
"acırsa ne yapacağız " diyorum" acısıııııın nasıl olsa geçerrr" diyor, başka seçenek kalmadı, Cuma günü delinecek kulaklar:))

17.01.2012

KÜÇÜK DOKUNUŞLAR

Annem ben kendimi bildim bileli yazmalara iğne oyası, mekik oyası yapar. Bayılırım yazmanın yumuşacık dokusuna, ben de durur muyum, polimer kil yaptım.
Daha farklı bir renk yapmalıymışım, ama olsun ilki böyle oldu. Boynumu da süsledi bugün:))


Kareli örtüleri çok severim, sıcacık mutfağı çağrıştırır bana. Bu kumaşı annemle almıştık. Kenarını ufacık iki renk iple tığladım.
İki ayrı renk ipi aynı anda örmek başlarda biraz zorlasa da, sonuç beni mutlu etti.
Ufacık dokunuşların güzelliği daha bir başka.
Bu sabah hafiften yağan kar eşliğinde kızımla sıkı sıkı tutunup birbirimize, birkaç kez kayıp, düşmediğimiz için kahkaha atarak okula gittik. Sabah çalışanları gönderdim, ofis bana kaldı, ne yapsam diye düşünüyorum, bulurum birşeyler nasıl olsa:))

16.01.2012

BEMBEYAZ

Hafta sonu okulda kırılan çocuklara Bilge' de katıldı. Bir taraftan burun akıntısı, bir taraftan öksürük. Bizde terletme çabaları, onda yatmama çabası şeklinde geçti. Tülin Abla'ya gitmek istiyordum, Koca şehir dışına çıktı, Bilge' de böyle olunca üzülerek gidemedim.
Kursa gidelim diye tutturdu, sıkı sıkı giydirdim, orda da çocukların durumu aynıydı, herkes hasta. Karakaleme devam ettik, hocanın yardımlarıyla yaptığım ilk çalışma, daha çoook çalışmam gerek çok.


Sabah okula gitmemeye ikna edemedim, "iyiyim ben, okula gideceğim" diye zıpladı yataktan.
Ortalığı da bembeya görünce uçtu havalara.
Öğretmenine "kötü olursa ararsınız" dedim, "hadi sen git işine, ben bakarım merak etme "dedi.Pek sevindim bu samimiyete.
Yolda nadiren bulduğum taksinin önüne üç kişi atladık, tekerlek farkıyla benim önümde durdu, şanslı hissettim kendimi.
Ağaçlar çok güzel, ortalık bembeyaz, çocuklar karla oynuyor.


Kuşlar çatı altlarına sığınmış, Allah dışarda kalana güç versin. Yollar rezalet durumda, herkes yaya, arabayla çıkmıyor çoğunluk. Ben de elimde kahvem, akşam uyuya kalıp kaçırdığım Behzat Ç' yi izlemeyi planlıyorum. Hepimize güzel bir hafta diliyorum.

13.01.2012

OKUDUKLARIM

"Küçük Mucizeler Dükkanı" Debbıe Macomber 'a ait bir kitap, hep görüyordum raflarda, geçen hafta, diğer kitabı"Bir Yumak Mutluluk"la birlikte aldım. Pazar günü miskinliğimde kitabı bitirdim. Güzel, çabuk okunan bir kitaptı.
"Artık o eski tatsız kız değilim. Yaşadığım her günün değerini biliyorum. Çünkü hayatın ne kadar değerli olduğunu öğrendim...Hiçbir şeyi, özellikle de hayatı hafife almaz oldum. Artık hiçbir günümü boşa geçirmiyorum, çektiğim acıların bir karşılığı olduğunu öğrendim..."(arka kapaktan)
"Sevda Dolu Bir Yaz" Füruzan' ın okuduğum ilk kitabı. Dün de söylemiştim daha önce niye okumadım diye çok hayıflandım. Kelimeleri aldı götürdü beni, içimi sızlattı.
"Füruzan edebiyatımızda bir olaydır diyor Mehmet Fuat. Türk toplumunu oluşturan insan manzaralarını hem bireysel duyarlılıklar özelinde işleyip, hem de bu duyarlılıkların örtüşüp ve çatışıp genel bir toplam portresine dönüşmesini nasılda yalın bir anlatımla dökebilmiştir yapıtlarında. 'Trajik' olanı, yaşandığı anda bileyip keskinleştirmektense, akan zaman içinde koyultup, bilince gülle gibi oturtan 'pathos' a (onarılmaz burukluğa) nasıl da dönüştürmüştür"... (arka kapaktan)
Herkese güzel bir hafta sonu diliyorum...

12.01.2012

ÜÇLEMEYE DEVAM

İpek , ebru ve polimer kil üçlemesini çok sevmiştim, devam ediyorum yapmaya:)) İpeğin çok güzel yumuşacık bir dokusu var. Ebru derseniz at kılından, gül dalından fırçanın boyayı suya nasıl atacağını hiç bir zaman planlayamıyorsunuz ya da tekrarlayamıyorsunuz. Renkleri seçtiğinizi düşünüyorsunuz ama buluşma her defasında farklı oluyor. Polimer kil de öyle, kafanızla elinizin yaptığı ne kadar planlasanızda garip bir büyüyle çıkıyor adeta ortaya.
Yani başlarken ne olacağını pek bilmiyorsunuz, sadece tahmin ediyorsunuz. Sonuç her şekilde mutlu ediyor insanı, bir de komik yanı var "sonrakini şöyle yapayım" deseniz de, oluşum yine aynı sırayı ve gizemi takip ediyor.
Elimde öyle güzel kitaplar varki, birini alıyorum, merakıma yenik düşüp diğerine başlıyorum. En son "Sevda Dolu Bir Yaz" kaldı akşam elimde. Daha önce niye hiç Fürüzan okumamışım ki, kızdım kendime, ekledim listeme diğer kitaplarınıda, geç kaldım diye düşünerek...

11.01.2012

BİRAZ ÖRGÜ

Bu sene kış başlarken" elimdeki yerım işleri bitirmeden, yeni birşeyler başlamayacağım" demiştim. Pazar günü miskinliğimde "Küçük Mucizeler Dükkanı" nı garip bir hızla bitirince aldım elime şişlerimi:)) Bu arada yarım işlerimin hepsi tığ işiydi, benim de bahanem şişlerim oldu. Evdeki iplerden bir atkı başladım kendime, enlemesine dar, boylamasına upuzun.
Bir de dayanamayıp kızıma bere başladım, dün dizi izlerken bitirdim. Nasıl yaptığımı yazmaya kalkmayım örgü yapan arkadaşlar gülme krizine girmesin. Uydur kaydır bu kadar oldu, tekrar yap deseniz yapamayabilirim:)) Yalnız iplerim bu kadar olduğu için benim atkımın beresi, kızımın beresinin atkısı yok, benim örgüm de bu kadar olur:))
Bugün ılık , eriyen karlarla vıcık vıcık bir gün, ama şikayet ediyor muyum? asla, alıştım galiba bozkıra...

10.01.2012

KAR YAĞIYOR

Sabah usul usul kar yağmaya başladı. Bilge sevinçle okula gitti. Heryer buz tutmuştu. Gözümün önünde önce yaşlı tahminimce torununu okula getiren bir adam kayıp düştü, çabucak kalktı ayağa. Çocuklar başına toplandı "iyi misin amca" diye, sonra okullu bir kız poposunun üstüne düştü. Bir an sessiz kalıp, sonra bastı çığlıkla beraber ağlamayı, çocuklar onu da kaldırdılar. Benim içim buruk, dün kötü bir haber aldım. Malesef Tülin Abla'nın sevgili annesi Nur Sultan aramızdan ayrıldı. Hemen Tülin Abla'yı aradım, he rzamanki içten samimi ve güçlü sesini duydum, o kadar fena oldum ki. Nurlar içinde yatsın Nur Sultanımız, ölüme karşı ne diyebilirim ki?
Bu çerçeveler bir kenarda duruyordu, geçen hafta ebruyla birşeyler denerken atıverdim teknenin içine.
Tahta boyayı kabul eder mi diye düşünürken, çıkan sonuç beni mutlu etti.
Aralarda hava kabarcıkları kaldı, ben de onları kelebeklerle kapattım.
Elimde mdf vardı onu da attım, boyutu büyük olunca (ya da ben beceremeyince) bunda da hava kabarcıkları oldu, kelebekler kondu bu sebepten onada. Denemelerim devam ediyor, bakalım neler çıkacak.
"Bu kar tutar" dedi Kocam, tutsun bakalım, ne de olsa kış değil mi, sonunda bahar olan?

9.01.2012

MİSKİN HAFTASONU

Cumartesi öğlene doğru, rüzgarlı ama ılık bir havaya attık kendimizi Bilge'yle. Önce bana kitaplar aldık, sonra piyangocudan biletimizi değiştirdik. Dört tane yeni bilet ve bir kazı kazan aldık. Bilge pek bir heves kazıdı, derken bir kazı kazan daha çıktı. Hem kazıyım hem yürüyüm derken yere kapaklandı ve kazı kazanın hiç de iyi birşey olmadığına karar verdi. Ağlamasını durdurmak için bir çocuk giyim mağazasına girdik. Gözyaşlarını silip, terliklerine tav olduğu bornozu aldırdı bana, yani kazı kazan hiç mantıklı birşey değilmiş ben de anladım böylece:))
Kursa gittik, o dersine girdi. Biz de üç arkadaş karakalem dersine girdik. Bizden yaşça çoook küçük (biri on, biri onyedilerde ) çocuklarla çizim yaptık. Veletlerin çizdiklerine sinir ola ola birşeyler ciziktirdik. Ama hocamız yüreklendirdi, daha iyi olacak dedi.
Pazar günü yağan yağmurla eve kapattık kendimizi. Baba kız ve kedi akşama kadar çizgi film izlediler. Ben de kitap okudum. Arada kızımla kek yaptık, afiyetle yedik. Yatarken de"yaşasın miskinlik" dedik:)) Hepimize güzel bir hafta diliyorum.

6.01.2012

OKUDUKLARIM

Güzel üç kitap okudum, bugün bu kitaplardan bahsedeyim istedim. "Bizim Düğünler" Dorit Rabinyan' ın okuduğum ilk kitabı. Bu kitabı sevgili Leylak Dalı göndermişti, keyifle okudum. Dili çok sade, konu basit görünmesine rağmen, çok etkili bir dille anlatılmış.
"İrani, Hindistan' dan İsrail' e yeni taşınmış, zarif ve güzel bir genç kız. Soli'yle deniz kenarında tanışır, birbirlerine aşık olurlar ve evlenirler. İrani' nin annesinin gelinliğe iliştirdiği 5854 incinin 5754 tanesiyle tropikal ağaçların gölgeleri altında bulunan, süslü minik bir ev alırlar. Tam beş çocukları olur. Birbirinden farklı karakterlere sahip, ama birbirine bağlı bu çocuklar, anne babalarının büyük aşkını görerek büyürler. Herbiri hayatında gerçek aşkı ve koşulsuz sevgiyi arar...(arka kapaktan)
"Yaşamak Zamanı, Ölmek Zamanı" Erich Maria Remarque ait bir kitap. Ramarque Hitler yönetiminin yok etmeye çalıştığı, kitapları yakılmış, vatandaşlıktan atılmış bir yazar. Kitabı okurken film izler gibi hissettim. Sonu beni çok etkiledi.
"Roman genç Alman Askeri Ernst Graeber'in üç haftalık izin döneminde geçer. Alman orduları Doğudan çekilmeye başlamıştır. Çöküşün başlangıcıdır bu. Ama Graeber' in önünde, tam üç haftalık ve savaştan uzak bir hayat vardır. Döndüğü kentin yıkıntıları, anasıyla babasını arayıp bulma çabaları ve sonunda bu umutsuzluk denizinin ortasında kurtarıcı bir ada gibi karşısına çıkacak sevgi ortamında geçecek üç hafta..."(arka kapaktan)
"Bir Karış İstanbul" Ömer Ayhan' a ait bir kitap. Ömer Ayhan'ı daha önce hiç okumamıştım. Kapağı ve kitabın isminin çok beğenip aldım. İçinde yirmibeş kısa öykü var. Çok ilginç ve etkili, şiir tadında bir anlatımı var. Konular ve uzun cümleleri ustaca sığmış bu kısa öykülere.
"Aklıma düştükçe ezip geçiyorsun beni. Ne yaman bir kekemeliktin. İçindekileri dile getirmedikçe geri çekilimlerin. Uçurum ağızlarında kök salmış mağralara kapanırdık. Yasak sevişmelerin şefkatli koruganı. Senden bir iz arayıp durdum. İkimizden. Ne suskunluktan çatallanmış bakımsız ses yığınları, ne hazzın yörüngesinde köpüklenen nabız atışlarımız. Bırakılmış sigara paketleri bile bana öyle yabancı." (arka kapaktan)

Bu arada Bilge iki gündür evde. Öğretmeni raporluymuş, biz de yollamadık okula. Beraber filmler izliyor, kitaplar okuyoruz. Deli anne' de dinlemiştim Lisa Hannigan' ı. Bilge' ye de izlettim bayıldı, defalarca izledi. Elinde kağıtlar boyayıp kesiyor bizde sanırım üç boyutlu birşeyler yapacağız:)) Ben de ebruyla denemeler yapıyorum, yarın çıkanları paylaşırım, tabi içime sinerse:))

19 Mart

 Yine uzu zaman oldu buralara uğramayalı. Ortalık yangın yeri, ne yazacak ne okuyacak takat kalmadı bende. Daha kötü ne olur, daha kötüsü va...