Günaydın

Günaydın diyerek başlayayım ama kapkara bir gökyüzü ve yağmur var bu sabah Ankara' da. Gerçi günlerdir böyle. Sabahın köründe şehir dışına giden Koca sayesinde şemsiyelerimizle pek de romantik olmayan bir şekilde okula kadar yürüme eyleminden, ıslak paçalarla dönmüş bulunmaktayım. Bilge kalın çorap, etek ve bot giydiği için benden daha akıllı olacağını gösterdi.
Dün büyük gündü. İngilizce kursunun yıl sonu programı vardı. Dört sınıf ayrı ayrı tiyatro oyunları sahnelediler. Kalbim güp güp attı:))Çok güzeldi. Çocuklar çok eğlendi, onların neşeleri bizlere de yansıdı. Günlerdir "ya sözlerimi unutursam" korkusunu, kazasız atlatmış olmanın sevinci ayrıca başkaydı. Gösteri bir Avm' nin salonundaydı. Çocukları prova için erken çağırdılar. Üçte gidip, akşam sekide çıktık. Otoparkta arabamızı bulamadık. Yaklaşık kırk beş dakika, korku filmi setini andıran otoparkta  araba aramakla geçti. Bulunca havalara uçtuk. Akşam Ercan Kesal' in "Evvel Zaman" kitabına başladım.Ercan Kesal okumak eski bir dostu dinlemek gibi.
Yağmur iyice hızlandı, yollardan yokuş aşağı sular yoğun bir şekilde akıyor. Bilge' yi okula götürmese miydim diye düşünmeye başladım:((

Yorumlar

  1. Burası da kapkaranlık, barajlar doluyor diye sesimi çıkartmıyorum, bir dolsun, başlıycam söylenmeye:-)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder