07 Kasım


 Hafta sonu hava çok güzeldi. Sonbaharın renklerini, güneşin iyice parlattığı iki günün tadını elimizden geldiğince çıkarttık. İyi ki de öyle yapmışız bugün hava ... gibi. Cumartesi Bilge' yle, pazar günü Koca' yla parklara attım kendimi. Efes pek keyifliydi, ayakta gördüğü her bitkiyle, otla çöple bu mutluluğunu paylaştı. 

Sonrası evde yalandan ortalığı toparlama, çamaşır , yemek, bulaşık faslı. Alışveriş, bir saksı koyu pembe kasımpatı. Öğleden sonra Finlandiya yapımı bir dizi(Deadwind)izleyerek, cinayet, entrika, cesetler filan, gün bitiverdi.

Bilge' ye  edebiyat dersi için iki kitap okumaları ve bu kitaplardan sınav olacakları söylenmiş. Tatil sonrasına kadar da zaman vermişler. Kitaplardan biri Kuyucaklı Yusuf, hemen kitaplıktan çıkarttım verdim. Diğeri Cengiz Aytmatov' un Gün Olur Asra Bedel' i. Betimlemelerden nefret eden Bilge' nin nasıl Aytmatov okuyacağını düşünürken Storytel' de kitabın olduğunu fark ettim. Sabahları kahvaltıda hep birlikte dinliyor, üzerine konuşuyoruz. Rastgele ve büyük ihtimalle en kısa özeti internette okuyup, geçiştirmesindense bu çözüm daha iyi oldu. Bilge zaten dinlemeye başlayınca okuyamazdım  dedi. Bozkırdan uzaya, başka bir gezegene uzanan kitap mankurtlaştırma mevzusuna gelene kadar pek ilgisini çekmemişti. Aytamatov' a haksızlık yapacak derken, endişelerim geçti.

Şükran Yiğit' in Bir Kış Yolculuğu nu okudum. Şükran Ay' ın çok sevdiğim kalemi, kitabın novella olduğunu görünce çabucak bitecek diye biraz içimi burksa da güzel bir okumaydı. Yas tutmak, ölümü kabullenmek, bunu bu denli bir yolculukla yapmak çok ilginçti. Sonu biraz kafa karıştırıcıydı ama olsun, güzeldi.
Eve Yüzmek devam ediyor ama puntolardan dolayı en fazla günlük  70-80 sayfa okuyabiliyorum , hafta sonuna ancak biter. 
Annie Ernaux' un Seneler' ine başladım. Yavaş ilerleyecek, dağılırsam toparlayamıyorum. Gerçi çok başlarındayım.
Algan Sezgintüredi' nin Katilin Meselesi ni dinliyorum Vedat ve Tefo' nun hikayesini dinlemek de okumak kadar keyifli, serini ilk kitabını okumuştum, diğerlerini de dinleyerek tamamlayacağım.

Geçen hafta mutfak tarafında kendime kahve alırken Efes'in havlamasıyla kapıya yöneldim. Kapıda okulun güvenlik görevlisi genç kadın bir bize bir arkasındaki goldena bakıp geri geri gidiyordu. Kapıyı açıp ne oldu diye sordum. Arkasındaki dobiş köpeği gösterip ay ben bunu sizinki sandım. Kaçtı galiba diye haber vereyim dedim, kaçmamış hadi hoş çakalın diye arkasına bakmadan Efes' in havlamalarından korkarak okula geri döndü. Tasmalı ama sahibi kim bilir nerede köpek, golden suratıyla bize dil çıkartınca Efes iyice yıktı ortalığı. Bir taraftan üzerinde isim telefon künyesi ararken bir taraftan söyleniyordum, nerede senin sahibin diye.  Bir süre sonra köpeğe tıpa tıp benzeyen ağzı bir karış açık ayol burada mıydın diye yaya yaya konuşan bir kadın geldi, tasmasını taktı. Yol çok kalabalık, tasmasız bırakmayın daha dün köpeğin birine araba çarptı dedim ama gülüşü hiç bozulmadan bişey olmaz bu danaya diyerek dehledi köpeği. Ne diyeyim.

Keyifli bir hafta olsun



 

Yorumlar

  1. Storytel cidden muazzam oluyor böyle durumlarda. Hem kim bilir belki Aytmatov'u sevdirir bile :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. azıcık fazla konuşsam öfleyen pöfleyen ergenim için gerçekten iyi oldu:)

      Sil
  2. Yalandan ev toplamaya, betimleme sevmeyen Bilge'ye ve köpek hikâyesine çok güldüm :))

    YanıtlaSil

Yorum Gönder