GÜN 16



Sabah her zamanki rutiniyle başladı. Kahvaltı, Bilge' yi servise bindirme derken,  evi toplama telaşı.
Annem sabahtan doktora gidecekti, omzu ağrıyordu. Emar, röntgen çekilmiş, sonuçlar yarın belli olacakmış. Annem bu konularda hiç soğuk kanlı değil, kime çektiğim belli:))

Efes' e ve kedilere mama siparişi verdim. Normalde firmanın merkezi Ankara olduğu için en geç iki saat sonra getiriyorlar. Akşam oldu gelen giden olmadı, aradım telefona bir kadın cevap verdi. Sesinin tonundan konuşmamızın iyi gitmeyeceğini anladım. hemcinslerimden bazen gerçekten nefret ediyorum. Ben derdimi anlattım, evde hiç mama kalmadı dedim. Karşı taraf gayet rahat olabilir dedi. Akşam dokuza kadar siparişinizi teslim ederiz dedi. Ofis adresini vermiştim dokuza kadar kim bekleyecek bunları. Neyse sakin olayım dedim. Sabah erken getirmezlerse siparişimi iptal edip paramı iade etmelerini söyledim. Hemen ses tonu yumuşadı, kusura bakmayınlar havada uçuştu. Arkadaş niye illa parmak sallamam gerekiyor, anlamıyorum. Ofiste biraz maması varmış, onu  yanıma aldım. Koca Efes' le beni eve bıraktı. Bilge gelmiş ve odasının her bir yerine üstünden çıkarttıklarını atmış, elinde telefon oyuna gömüşmüş. Derin bir nefes aldım, bakışlarımdan anladı galiba, hemen kalkıp odasını toparladı. Ben hemen mutfağa geçtim. Bilge' ye ton balıklı salata yaptım, o karnını doyururken türlü pişirdim. Yarma haşladım. Baktım dolapta bir poşet patlıcan var arkadaşlarımızın Ayaş' ta bahçesi var, oradan gelmiş patlıcanları dilimleyip tost makinesinde pişirdim. Dolaba kaldırdım, bir ara bir şeyler yaparım. Efes' i taradım, evi süpürdüm, arada Efes'in tüylerini de çektirdim süpürgeyle. Unutmuş süpürgeyi, önce kaçmaya kalktı, sonra sere serpe yattı. Bilge ödevlerinin başına geçti, ben de hazırlanıp spora gittim. Dönüşte markete uğrayıp eksikleri aldım. Poşetleri eve bırakıp, Efes' le tekrar çıktım. Yirmi dakika kadar gezdik. Eve gelince çamaşır makinesini çalıştırdım. Bilge çorbayı bekleyemeyeceğini söyleyince yarmaları yoğurtla karıştırıp yedi, türlüye burun kıvırdı. Mutfak masasında matematik ödevlerini kontrol ederken, hepsini salladığını fark ettim. Sonra cevapları arkadaşlarından telefonla aldığını itiraf etti. Kızmaya bile halim kalmamıştı. Sil baştan tekrar yaptı, obeb, okek falan filan, kusacaktım neredeyse. Baktı ben bir şey söylemiyorum, içine oturdu galiba , bir özür mırıldandı ağzının içinden. O çantasını hazırlarken Koca geldi. Filmlerdeki Türk polisi gibi. O yemek yerken ben sonunda duşa girebildim. Çıktığımda bulaşıkları makineye koyup çalıştırdığını görünce, yemin ederim mutluluktan ağlayacaktım. Çamaşırları astım, kuruyanları sepete tıkaladım. Çorbayı sabaha yaparım dedim, dolaba kaldırdım. Kitabımı elime aldım, yirmi sayfa anca okumuşumdur, 12.000 adımla gün bitti.

Yorumlar