Bir garip sabah

Dün akşam on gün aradan sonra spor yapınca, pert vaziyette eve geldim. Kitabımı okurken uyuya kalmışım. Sabah gözlerimi açtığımda alarmdan önce uyandığımı sandım. Bir baktım telefonum tamamen kapalı. İşgüzar Koca telefonumu kapatmış, "allah allah niye ki" derken saati gördüm, kalk borusundan fena bir çığlık attım. Bilge' nin dersinin başlamasına on dakika vardı. Nasıl hazırlandık, nasıl çıktık bilmiyorum. Allah' tan yağmur yağıyordu, millet daha yollardaydı. Elimde şemsiye, hâlâ içimden söylenerek ve acele ederek arabaya doğru yürürken bir anneyle 3-4 yaşlarında bir kız çocuğu gördüm. Ne şemsiye ne mont, şıpıdık şıpıdık önümden yürüyorlardı, yağmurun tadını çıkarta çıkarta... Baktım sakinleşmişim, ofise geldim. Bir sürü telefon görüşmesi yaptım, elimde daha doğrusu kulağımda sadece laf kalabalığı kaldı. Kız kardeşim ikizlerin 1-2 dakikalık videosunu yollamış en az elli kere izledim. Gözünü sevdiğimin teknolojisi iyi ki varsın. Kendime kahve yapıp blog listeme baktım. Bu yazıya bayıldım. İtiraf ediyorum kitap anlatan çoğu yazıyı okumuyorum. O kadar detaylı anlatıyor ki bazı insanlar, sinir oluyorum. Ama Hikmet Hükümenoğlu' nun "okuma notları" böyle değil. Çok keyifli yazıyor, hem bir yazarın kaleminden okumak ayrıca güzel.
Aman bir sürü işim var bugün.
Yağmurda dindi.
Ben tuhaf kalkınca bütün günüm çok kötü geçiyor,
ah be adam ne diyeyim sana?

Yorumlar