Canım Pazartesi


 Öyle sinir bozucu bir hafta sonuydu ki, pazartesiyi kollarımı açarak karşıladım. 

Cumartesi günü kahvaltı sofrası masada dura dursun ben Buddenbrook' ları sırtlanıp okumaya dalmışken ilk telefon geldi. Asla hatırını kırmayacağım bir yakınıp saçmanın da ötesinde bir istekte bulundu. İlk defa olmaz dedim ve konu uzamadan telefonu kapattım. Çok kızdım, hep kendime kızardım bu sefer karşı tarafa kızdım. 

İkinci telefonda kronik ciddi bir hastalığı olan arkadaşımın ameliyat olması gerekiyor. Uzun uzun araştırmalar sonunda ameliyatın saatine kadar kararlaştırıldı. Gel gör ki hastanenin umursamaz tavrı ne yapacağımızı şaşırttı. Uzun uzun onunla konuştuk. Pek bir şey de diyemedim, pandemi durumu her seçeneği geriye atıyor. Neyse gün içinde yine bir dolu konuştuk. En sonunda ameliyatı başka bir hastanede olmaya karar verdi.

Bilge' ye yardımcı ders kitapları almak için çıkacaktım. Bilge ben gelmem dedi. Hafta içi hazırladığım testleri önüne koydum. Nasıl olsa çözemeyecek (ders dinleyişini görseniz sonuna kadar ha verirsiniz) mecburen kalkıp gelecek dedim. Hepsini yaptı, bana ne halin varsa gör demek kaldı...

Geçen hafta yoga hocamın kedisi patisi çekmeceye sıkışınca can havliyle bunun elini ısırmış. Elinde enfeksiyon oluştu, antibiyotik tedavisi işe yaramayınca hastaneye yatırdılar, hala hastanede. Olmayacak iş...

Derken en bomba haber geldi. Tarçın'ın sahibi arkadaşımızın bir de kedisi var. Ev bahçe katı. Kedi dışarı çıkıp, dolaşıp geliyordu. Akşam ağzı gözü kan içinde gelmiş. Klinikte yatıyor,büyük bir ihtimale araba çarpmış (birinin tekmeleme ihtimalini düşünmek istemiyorum), iç kanama ve kafa tasında kırık var. Parktaki grup toplanıp geçmiş olsuna gidelim dediler. Pek gidesim yoktu, ayağımı sürüye sürüye gittim. Tarçın bizi görünce sevindi,sağa sola çarptı, kızlar ahladı vahladılar. Arkadaşımın gözleri ağlamaktan şişmiş. Çaylarımızı yudumlarken sohbete başladık, çorap söküğü gibi geldi arkası... herkes komik bir şey anlatıyor. Gülmekten yarıldık. Bir saat oturup kalkarız demiştik, gece yarısı eve döndüm:)) Sabah kediden daha iyi haberler geldi, iç kanaması durmuş, biraz daha kalacak klinikte...

Bu hafta sonunu da evde geçirdim. Kafam dağılsın diye dizi izleyeyim dedim. Emily İn Paris' i izledim, iyi geldi... Mutfak alışverişini sanal marketten yaptım. Efes'i gezdirdim. Gün batımları çok güzeldi. Kombu çayı yaptım, anam büyüdü ikiye ayırdım, uykuya yatırdım. Bizimkiler pek sevdi, şifa niyetine işte. Bir de kefir mayalayıp mutfaktan kaçtım... 

Sonrası dolap düzeltme... çok yazlıkları kaldırıp, az kışlıkları çıkartma, sağı solu düzeltme ama yaptığın işten çok memnun olmama, sonra uzunca bir boş veeer deme hali...

İyi haberlerle dolu bir hafta olsun diyerek, kaçtım...




Yorumlar

  1. Sevgili Handan'ın bloğundan görüp geldim.
    Çok geçmiş olsun, kedisi bahçe katında olanlar kedilerini bırakıyorlar gezsin, dolaşsın diye ancak işte ben her zaman karşıyım. Araba çarpabilir, kötü, sadist, sapık biri kaçırabilir, kötülükler yapar, öldürebilir, köpek yakalayabilir. İyisi mi bahçeye çıkınca onunla birlikte çıkmak, birlikte dönmek. Ben 5 yıl bahçe katında oturdum ve kedimle birlikte gidip, birlikte eve döndüm.
    Acil şifalar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, maalesef pek çok insan bunu yapıyor. Ben de karşıyım şehrin göbeğinde yaşıyoruz boş bir güven bu. Kedi eve geldi ama iyileşmesi zaman alacak belki çenesi için bir müdahale gerekecek...iyi dilekleriniz için tekrar teşekkürler, sevgiler

      Sil

Yorum Gönder