11 Haziran

Buraya yine ve yine deniz görüp havalara uçan bir Efes bırakayım. Üstelik Akdeniz bizi soğuk hatta buz gibi karşıladı. Tabi ki Efes bunu umursamadı. Çorba gibi sıcak deniz diye geçmiş yıllarda burun kıvırırdım  denize, dişlerim titreyerek girdim denize. Niye derseniz bozkır görmemişliği, deniz bulduk mu yüzülür:)

İki gün erkenden denize gidip, oradan kızkardeşe kahvaltıya uğradık. Mezarlık ziyareti, bayram ziyaretleri derken, dişimdeki köprülerden biri elime geliverdi. Ne korktum. Tadım kaçtı, oy birliğiyle dönüşe geçtik. Cumartesi ve pazar günü bahçedeydik. Mısırlar ve fasülyeler başlarını topraktan çıkartmışlar. Annemin verdiği iki asma fidesini güzelce diktik. Yeşillikleri için ayırdığım alanda da ufaktan tohum hareketlenmesi başlamış. Etrafın otonu, taşını ayıkladım. Diğer fidelerin diplerini havalandırdım derken bayram tatili bitiverdi. Salı sabahı dişçi koltuğundaydım. İlk kez gittiğim hekimden pek hoşlanmasam da köprümü yapıştırıp, haftaya uzun zamandır ertelediğim diğer dişlerim için bir tedavi programı oluşturduk. Bir haftada hallederiz dedi, inşallah dedim. Haftaya pazartesi başlıyoruz.

Geldiğimden beri evi toparlıyorum, bitmedi bir türlü işim. Neyse biter heralde:))

İyi bakın kendinize...

 

Yorumlar