28 Ağustos
Bilge Ankara Üniversitesi' ne yerleştirilmiş. İlk tercihi değildi ama yine de mutlu olduk, hayırlısı olsun onun için dedik. Akşam arkadaşlarımızla günler önce planladığımız Serkan Altuniğne' nin Tuzbiber gösterisine gittik. Daha evvel eski gösterilerini izleyen arkadaşlarımız çok sevmedi ama biz sevdik, güldük eğlendik.
Bu hafta yine fark etmeden hem dinlemede hem okumada Norveçli yazarlardan gidiyorum. Vigdis Hjorth' un Miras kitabını çok beğenmiştim. Annem Öldümü' yü dinlemeye başladığımda az çok neler olacağını tahmin ediyordum. Ne gariptir ki her seferinde bu anne-kız ilişkisi (çatışması) beni derinden etkiliyor.

Karl One Knausgaard' ın Sonbahar' ında dün Lastik çizmeler bölümünü okudum, sonra tekrar okudum. Ölmüş babasından kalan ve şimdilerde kendisinin kullandığı lastik çizmeleri anlatıyordu. Babası öldükten sonra bu çizmeleri ve dürbününü aldığını söylüyor " Ardından bıraktığı onca öteberiden yalnızca ikisini aldım, dürbünü ve lastik çizmeleri. Niye yalnızca bu ikisi bilmiyorum. Hem nötr hem kullanışlı oldukları için mi?Mesela kuzu derisi ne alabilir ne giyebilirdim, çünkü ona fazlasıyla yakındı ve onun çok tipik bir yansımasıydı, bu yükü asla omuzlayamazdım, istemezdim, fakat herkes için hemen aynı anlama gelebilecek lastik çizmeler hiçbir bakımdan kişiselliğin dışavurumu değil.Duvarlarındaki tabloları da alamazdım, aynı şekilde ona yakınlardı, sonuçta yalnızca o resimleri seçmiş, onlara bakmaktan ve sahip olmaktan zevk duymuştu, öte yanda dürbün bu bireyselliği paylaşmıyor, dürbün yalnızca uzaktakini büyütmek için yapılmış bir şey, tıpkı çizmelerin suyu dışarıda tutmak için yapılmış olması gibi....
Bu satırları bir kaç kez okudum. Sanırım anneler öldüğünde eşyaları yadigar anlamında kız çocukları arasında paylaşılıyor ama babalar da yapılıyor mu bilmiyorum. Biz yapmadık, kimse akıl etmedi sanırım. Babamın çok eski siyah beyaz bir vesikalığını yengemlerde yıllar sonra görüp gizlice çantama attığım geldi aklıma. İstesem yengem verirdi aslında niye gizlice yaptım bilmiyorum. Bir de babamın kendi kimlik fotokopisinin arkasına el yazısıyla adres filan yazdığı bir kağıt var sakladığım. Fotoğraflar dışında hiç bir eşyası yok bende. Annem de eminim vardır eşyaları, kolay kolay birilerine veremez ya da atamaz eşyaları.
Bu satırlardaki nötr hali yakalamaya çalışmak sanırım beni bu kadar etkiledi.
Bugün yapacak çok işim var ama hiç canım istemiyor. Miskinliğe bürüneceğim...
Yorumlar
Yorum Gönder