O PARK SENİN BU PARK BENİM...


Pazar günü tam anlamıyla başlıkta ki gibi oldu. Arabamız servisten çıktı, hava da fena değildi. Önce Cebeci' de yeni yapılan 50.Yıl Parkı' na gittik. Çok güzel yapmışlar, tam da tepenin başı. Tüm Ankara ayaklarınızın altında. Bir sürü çocuk oyun alanları var, Bilge keyfini çıkarttı. Sonra "ata bineceğim" diye tutturunca Altın Park' a gittik. 10 dakika ata bindi, kış geldiğinden beri gitmediğimiz için, dün at üstünde çok mutluydu. Seneye binicilik dersini düşünüyoruz bakalım. Karnımız acıkınca eve gelmek yerine, bir AVM' ye gitme gafletinde bulununca hayatımız kaydı. "Sevgililer Günü" manyaklığında tıklım tıklım yemek yemeye çalıştık, yediğimizden de bir şey anlamadık, Bilge kendine güzel bir kitap aldı ve kendimizi dışarı attık. Aldığı kitabın ismi "Çiftlik hayvanları" resimli güzel bir kitap. Cumartesi gününden yarın bahsedeceğim, zira tiyatroya gittik:))) çok eğlenceliydi. Bu arada Bilge yaklaşık bir aydır tırnak yemeye başladı:( Bugün öğretmeniyle de konuştuk. Bilge "tırnaklarımı ben kesmek istiyorum, ağzımla kesiyorum" dedi. Bende bol bol manikür yapıyorum yanında özensin diye. Birkaç gündür ellerini uzatıp "uzamış mı banada yapalım " diyor ama bakalım. Bu yöntem işe yaramazsa acı tırnak cilası deneyeceğim. Bir de işin psikolojik tarafı var tabi. Neye takıldı, onu bulmam gerek. Bugün kapalı bir hava var Ankara' da. Bol rüzgarlı, "bızzz" dedirten türünden. Geçen sene nisan ayı mıydı bahar izleri görmeye başlamamız? Çok özledim baharı, bir de denizi. Neyse uzatmayım listemi:)) Bugün yapılacak çok işim var...

Yorumlar