BAKMAYA DOYAMADIM...
Antalya' ya gidişimizin ertesi günü, Koca dönmeden eski işyerimde aldım soluğu. Antalya yetiştiricilikte "erkenci" olduğu için, sera asında boştu. Ama boş hali bile rengarenkti. Begonvil Antalya' da görmeye çok alışık olduğum bir bitkiydi. Beyazı pek bulunmaz, bir de kırmızısını çok severim.
"Gelin Duvağı" da dendiğini duymuştum. Böyle orkide havasında salınışlarını izledim...
Kamkat benim "küçük adam" dediğim türden. "Süs portakalı" da deniyor. Ben hamileyken ekşi mi ekşi portakallarını yiyordum:) (tüylerim diken diken oldu) Tabi daha küçük olurlar ama bu dışarıda olduğu için sınırlarını baya aşmış:)
Sardunyaların sonu, tagateslerin başıydı. İtiraf edeyim ben sardunya sevmem. Aslında şahsına değil sevgisizliğim. İlk büyük miktarda ürettiğimiz çiçekti ve çok zahmetliydi. Sanırım o kadar zahmetin sonucu beni memnun etmedi:)) gerçi ilk sene biz abartmıştık, sonraki yıllarda çok rahat yetiştirmiştik...
Horoz ibiklerini şimdi burada görünce hatırladım. İlk gördüğümde hem çok şaşırmış hem de çok sevmiştim. Ama şimdi kıskandım ben. Benim de gidesim geldi Antalya'ya
YanıtlaSilSevgili Umur temmuzda gene gideceğim, gidelim hep birlikte, ne güzel olur...
YanıtlaSil