Perşembe

Sabaha karşı gök gürültüsü ve yağmurun sesine uyandım. Efes' le burun buruna geldim.Yatağın kenarında bana bakıyordu.Çok korumuş.Yastığımı alıp salona geçtim kanepeye uzandım (Koca uyurken asla yatağa o gel demeden gelmiyor) o da kanepeyle  benim arama yatıp kafasını kolumun altına gömdü, bir süre sonra sakinleşip uyudu. Uyandığımda yağmur durmuş Efes diğer kanepede ayakları havada yatıyordu.Kalkıp yerime yattım. Telfonun alarmıyla uyandım Bilge' ye kahvaltı hazırlayıp uyandırdım.Uf puff hazırlanıp okula gitti. Ben de biraz kitap okudum.
Julia Zeh sevdiğim yazarlardan, sanırım okumadığım iki kitabı kalmıştı. Bunlardan Temize Havale yi yeni bitirdim. Juli Zeh oldukça sıradışı ve ilginç bir yazar. Okuduğum diğer kitaplarında hep farklı bir konuyla beni şaşırtıp, hayranlığımı kazandı. Bu kitaba gelince Zeh distopik bir kurguyu oldukça sade bir dille anlatmış. Hastalıklara karşı çok sıkı önlemler alınıp, yediğinizden içtiğinize her şeyin denetlendiğini düşünün. Yeteri kadar spor yapmadığınızda, evinizi temizlemediğinizde ya da sağlıksız göründüğünüzde kendinizi hakimin karşısında bulduğunuzu. Tabi ki bu kadarla bitmiyor.  Okuyun derim.

Sabah' ta Alejandro Pakomas' ın Bir Oğul kitabına başladım. O kadar güzel, o kadar iç acıtıcı, o kadar  duygusal. Masamdaki evrakları kenara ittim, bugün kitabı bitiririm.

Bilge dört gözle çizgi roman siparişlerini bekliyordu. Dün kargonun azizliğine uğramış, çok geç saatte ofise bırakmışlar. Bugün okul dönüşü evde bulunca havalara uçacak.

Dün odasını toparlamadığı için yine birbirimize girdik. Ben böyle mutluyum, aradığım her şeyi buluyorum havaları, sinir etti beni. Elimi sürmedim hiçbir şeye, akşama yoga dersi var, taytını bulamadığında mutlu olup olmadığına bakacağım:))evet yüzümde pis bir gülümseme de olacak:))

İyi bakın kendinize...