11 Nisan


 Uzun zaman oldu yazmayalı. İş yoğunluğu zamanımın büyük bir kısmını yerken, bana kalan kısımlar daha bir kıymetlendi. Yapılacaklar listemi yine bir kenara atıp, yapabildiklerimi alt alta sıralamak iyi hissettiriyor. Gelmeyen bahara ağıt yazmaya başlamışken, yine bir anda bahar geldi bozkıra... Gerçi tam gelmiş gibi de değil ama ağaçlar süslenip, püslendi ya, o da yeter...

Hafta sonu Bilge' yle yakında ne kadar park bahçe varsa dolaştık. Bu sabah bacak ağrısıyla uyandım. Kışın rehaveti bu:) Cumartesi yürürken sohbet ettik, pazar günü kulaklıklarını taktı hiç oralı olmadı...
İnsanlar bizim gibi kendilerini parklara atmışlardı. Ağaçların altında boşalan bankların hemen dolduğunu, kocaman bebek arabalarını tutan annelerin,  hem arabalara hem çocuklara hakim olma çabalarını, önünden geçen her köpeği yüzünde kocaman bir gülümsemeyle sevmeye çalışan ama bir türlü başarılı olamayan genç kızı, bir köşede ciltli defterine uzunca yazı yazan adamı, kafasını kaldırıp pür dikkat ağaçtaki yuvaya bakan ben dahil tüm parkı yuvaya odaklayan yaşlı teyzeyi fark ettim...

Bugünlerde of dedirten hayatın, sıradan akışına şahit olmak içimi rahatlattı...

Üç manga okudum, ikisi takip ettiğim bir seriydi. Üçüncü yeni bir seri, çizimleri şahane ama konu çok saçmaydı...

Mehmet Eroğlu' nun 9,75 kitabından uyarlanan filmi izledim, güzeldi.

Anne With an "e" serisinin dördüncü kitabına başladım.

Norman Manea ' nın Ekim, Saat Sekiz öykülerini okuyorum. Toplama kampında geçen, çok etkileyici bir dille yazılan öyküleri yavaş yavaş okuyorum.

Sevgili Ayşe Başak Kaban' ın son kitabı Pinana' yı aldım, bu hafta okumayı planlıyorum.

Okulların tatil olması şahane oldu, Bilge Efes' le evde, keyifli bir hafta geçirecek.

Yine bölündüm yazarken, kendinize iyi bakın, güzel bir hafta olsun.


Yorumlar

  1. Niye yazmıyor diyordum, yazmışsın bile :)
    Fotoğraf şahane.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder