Günler geçerken..

Ne çabuk temmuz geldi, hiç anlamadım. Lakin günler çok uzun gelmeye başladı, neredeyse kış günlerinin güdüklüğünü özleyeceğim.

Sabahları en geç altıda uyanıyorum, bir taraftan kahvaltı ve öğlen için yemek hazırlıkları, bir taraftan akşamın döküntülerini toparla derken, balkon ve pencere önündeki çiçeklerle ilgilenmek gerekiyor. Bazen Efes çok sıkışıyorsa bir de o dürtüklüyor, sabah yürüyüşüne çıkıyoruz. Sabahları erken saate hava pek güzel oluyor, ıslak çimler, sessiz mahalle...

Ofise gelmemiz dokuz buçuğu buluyor. Bu ara işlerle daha fazla ilgilenmek gerekiyor. İşleri toparlayıp milleti yollayınca Bilge, ben ve Efes kalıyoruz. Bilge bu yaz bolca kitap okuyacak. Otuz kitap hedefi koydu, bu hedefte ingilizce kitaplar da var. On kitabı okudu bile, bu benim için o kadar keyifli ki.

Mutlaka her gün bir film izliyor, filmleri ben seçiyorum. Bazen birlikte izliyoruz, bol bol konuşuyoruz. 
Akşam üzeri arkadaşları geliyor, karşı ki okulun bahçesinde bisiklet sürüyorlar, eve gittiğimizde ters düşmüş oluyor. Yaklaşık yarım saat kadar piyano çalıyor sonra bizimle dizi izlerken uyuya kalıyor:))

Neredeyse her günümüz böyle geçiyor. 
Ben de dün 20th Century Women filmini izledim, çok güzel ve keyifliydi. 



Yok Bi' şey, Acımadı ki... çok güzel bir kitap, Filiz Ali nasıl güzel bir insan. Bunca acıyı öyle bir dille anlatmış ki, okurken içinizdeki umut göz kırpıyor sanki...

Her sabah spotify' de çalma listelerini rastgele açıp bazen hiç duymadığım bir şarkıyı, bazen çoktan unuttuğum bir şarkıya denk geliyorum, bu da yeni eğlencem sanırım...

Geri kalan her şeye gözümü kulağımı kapattım...

Yorumlar

  1. Okurken ne tatlı geldi oo ofis ortamı :)
    Her güne 1 film - harikasınız!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Sibelynka keyifli yapmaya çalışıyoruz, Bilge' ye özellikle eski filmleri izletiyorum, yaş sınırını da kaldırdık:)) Romantik komedilere bayılıyor...

      Sil

Yorum Gönder