Sabah , Efes ve kitaplar

Okullar kapandığından beri, biz işe gidince  Efes evde Bilge' yle kalıyor. Sabahları fotoğraftaki gibi pis pis bakıp, gav gavlayarak yolcu ediyor bizi:)) Gelince de çok farklı değil, kapıda oradan oraya koşturup, koridordaki yollukları peşine takıyor:)) 

Bu ara yine bir hızlandı her şey, ben de koşturuyorum sanki. Önceki gün Bilge' yle benim yoga dersime girdik. Bilge aslında benim derslerimden kaçıyor zor diye. Sırtım ağrıyor diye sızlanıyordu, hocayla ikna ettik.Birlikte yoga yaptık, derslere katılım azaldı, yaz rehaveti herkesi sardı galiba. Bugün de ben Bilge' nin dersine gireceğim. Burun akıntısı ve sırt ağrısı geçti:))

 Dün de bir arkadaşımıza gittik. Bahçesinde oturduk, başka bir arkadaşımızın doğum günüydü, onu kutladık. Bilge hepimizi  gülmekten kırdı geçirdi, o kadar komik ki:))  

Covid haberleri  kaygı seviyemi zirveye taşıyor, karamsar olmamaya çalışıyorum ama pek başarılı olamıyorum. 

Ofise de bir mat götürdüm,yalnız kalınca ufak ufak esnetiyorum kendimi, azıcık nefes pratiği yapıyorum, iyi geliyor. 

Umut Dağıstan' ın Boşluğun Sesi' ne başladım, Antalya ' da geçiyor olması dışında pek ilgimi çekmedi, gerçi çok başlardayım, bitirince yazarım.

Bu arada Elena Ferrante' nin Belalı Aşk' ını okudum. Pek sevemedim, anne kız ilişkisi tamam da aşk kısmı çok anlamlı gelmedi.

Nursel Duruel' in Geyikler, Annem ve Almanya isimli öykü kitabını okudum. İlk öykü güzeldi, diğerleri uçtu gitti aklımdan.

Osman Nuri Eralp' in Başka Dünyalarda Canlı Mahlukat Var Mı? geçen yıl Karakarga Yayınlarından çıkmış. Görünce heyecanlandım, kapakta  Osmanlıca ilk bilim kurgu eseri yazıyordu tabi bir de yüz yıl evvel yazılmış olması ilgimi çekti. Sahiden de ilginç bir kitaptı. Yazarı Osman Nuri Eralp bakteriyolog ve veteriner hekim. Mistik bir şey beklerken daha bilimsel bir hayal gücüyle karşılaşmak şaşırtıcıydı. Aslında daha çok makale gibiydi ama güzeldi. Meraklısına tavsiye ederim. 

Bugünlük bu kadar, iyi bakın kendinize...