HAFTA SONU

 Cumartesi sabah kalkıp havayı görünce dileğimin kabul olduğunu düşündüm. Kapalı, yağdı yağacak bir hava varı. Serin serin erkenden düştük Bilge'yle yollara. İlk hedef kemana reçine almaktı. O işi hallettikten sonra, bana tual aldık. Ardından hava yavaştan bunaltmaya başladı, doğruca kütüphaneye gittik. Kütüphanenin her zamanki kapısına gelince demirler ve bir yazı gördük. Ödünç verme bölümü ana binaya taşınmış.
İçeri girdiğimizde ağzımız bir karış açık kaldı. O kadar güzel düzenlemişler ki içerisini.
Ahşap dolaplar, deri koltuklar, puflar ve içerisi buz gibi. Yani  bana göre şu aralar Ankara'da yaşanacak en iyi yer olmuş. Bu arada kütüphane Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi. Ben sanat kitaplarını seçerken Bilge'de oradakilerle sohbet etti. Resimle ilgili üç kitap ödünç aldım. Çıkışta" çocuk bölümüne uğrayalım mı, sanada kitap alırız oradan "dedim. Suratını büzüştürdü "ama ben kitaplar benim olsun istiyorum, ödünç kitap almak istemiyorum" dedi. Madem öyle atolyeye gidelim dedik. Bilge keman dersine girdi, ben de çocuklarla desen çalıştım. Beden oranlarını anlattı hocam. Kalemle artistik (:)))ölçü almayı öğretti. Bu matematik çok ilginç ve çok güzel. Basitmiş gibi görünüyor ama çok ama çok çalışma gerektiriyor.
Güzel Snatlar Lisesi sınavlarına hazırlanan çocukların son dersleriydi, bugün sınavları var. Çoğunun gözü yaşlıydı, çoğu tedirgin. Allah emeklerini boşa çıkartmasın, o kadar pırıl pırıllar ki, umarım gönüllerine göre olur.
Bir kolaj çalışmaya başladım. Hocamla yapıştırmalarını yaptık, haftaya tamamlarız diye düşünüyorum. Papatyalara doyamadım,  büyük bir  tuale yine  papatya resmi yapmaya  başladım. Akşama kadar güzel sohbetler ettim, yeni insanlar tanıdım. Akşam üzeri ayaklarımın altı zonklayarak ofise geldim. Bir haftadır görmediğim arkadaşıma gittim. Özlemişim, kahvelerimizi içip, kızdığımız insanlara küfrettik. 
Pazar günü plan evden çıkmamak, bir haftadır çok yoğun çalışan babayı dinlendirmekti. Bizimkiler uyurken erkenden semt pazarına gittim. Vişne, şeftali, kayısı ve kekik aldım. Birde taşıyabileceğim kadar bol yeşillik.
Kahvaltıdan sonra Koca bir iki işim var halledip geleyim dedi. Kayısıların ve şeftalilerin yarısını kurumaları için tepsilere yerleştirip doğru balkona koydum. Diğerlerinide poşetleyip kışa komposta yapmak üzere buzluğa yerleştirdim. Hızımı almışken evi de bir güzel pakladım. Sonra bizimkilere güzel bir yemek yaptım, Koca gelince  afiyetle yendi. Akşam Koca'ya kıyak geçilip Jodie Foster' ın izlemediğimiz bir filmi bulundu arşivden. "İçindeki Yabancı" güzel bir filmdi.  Sonrası yine film izlerken iki ceryan arasında uyua kalmak oldu. Bilge' ye gelince odasına boy aynası aldık. Keman alıştırmasını ayna karşısında yapması gerekiyormuş. Öğretmeni tutuşunun çok önemli olduğunu, özellikle arşeyi tutarken çok dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Ben "arşe ne ki" diyince gülümseyerek yayı gösterdi. Bilge "aaaaşşeeeeeee" diyor , ben de "hadi al bakalım arşe kızı eline" diyorum başlıyor yay çekmeye. Yalnız enteresan bir durum var, çıkardığı sesler hiç kulağımı tırmalamıyor:)))
Şimdilik bizden bu kadar, güzel bir hafta olsun hepimiz için.

Yorumlar

  1. Aman tırmalamasın! Daha yolunuz uzun. :))

    YanıtlaSil
  2. Ailecek sanata olan yoğun ilginiz benim de gözlerimde yoğun bir sulanmaya sebep olmakta:)) Resim, müzik, bale, tiyatro oh:)) Babanız da heykel yapmayı düşünmez mi acaba takım tamamlansın:))
    Şaka şaka seviyom sizi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizde seni seviyoruz, babamıza ilettim konuyu kendisinin heykelden çok müziğe eğilimi varmış, bununla ilgili bişiyler olabilirmiş haberin ola:))

      Sil
  3. kocamanbir maşallah diyorum bu enerjiniz hiç tükenmesin...sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mihrimah teşekkür ederim arada böyle enerji geliyor ama genel anlamda tembellik modundayız:((

      Sil

Yorum Gönder