Canım Çarşamba


Olacağı buydu, başlık bulmaktan/bulamamktan nefret ediyorum. En abuk başlıklara hazır olun:))

Bu sabah saçlarımdaki beyazlara baktım, aynanın önünde. Allahtan kısa saçlıyım biraz o taraf biraz bu tarafa serpeledim saçlarımı fena olmadı ama hafta sonu boyatmak şart oldu. Bir ara kafamdan artık boyatmasam gri kullansam fikri şöyle bir geçti, ama kovaladım daha zamanı değil. Bilge ingilizce yazılısından yüz almış, şaşırmamış ama gururlu bir edayla söyledi.Üstelik öğretmeni yüz aldığı için panduf gibi çok şirin bir çorap almış. Tebrik etmiş. Çok sevinmiş, İngilizce benim hiç çalıştırmadığım, kendi haline bıraktığım tek ders. Öğretmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördüm. Öğretmenime yılbaşı hediyesi alsak olur mu? dedi. Olmaz mı, hem de çok iyi olur dedim. Dün Roman Gibi' ye başlamıştım ya , kitaplığı düzeltirken Ne Denizsiz, Ne Tütünsüz' e de başladım. Kesin bu kitabı kapağı yüzünden almışımdır, iki öykü okuyuverdim yatmadan.
Roman Gibi bambaşka, hani hep deriz ya çocuğum okumayı sevmiyor işte bunun sebeplerini Pennac alaycı ve etkileyici diliyle öyle güzel ortaya döküyor ki, elimden bırakamadım. Sabah yine erkenden uyanıp baya okudum.

"Akşam vakti, büyüleyici bir masalın tam ortasındaki bir çocuğa, kerameti kendinden menkul bir gerekçe göstererek okumayı kesip yatması gerektiğini hiçbir zaman anlatamazsınız"
Bunu Kafka söylüyor; eminim küçük Franz yaşamının bütün gecelerini matematik çalışarak geçirseydi, babasını daha çok sevindirirdi." (sayfa 46) Aşırı tavsiyemdir.

Fonda Ezginin Günlüğü var, limonlu çay ve kitap...kaçtım ben...






Yorumlar