Sonraki Günler


 Tüm gün neredeyse fotoğraftaki gibi geçiyor.Koca evden kaçınca ( evet evden kaçtı, kendini atölyeyi toparlamaya adadı) Efes kendini balkona vurdu. İki ayağının üzerinde, havayı koklayıp, kulaklarını kırpıştırıyor( kirpik kırpıştırmak gibi). Gelene gidene gavlamayı da ihmal etmiyor. Güneşten kafası iyice ısınınca gelip salonun ortasına yayılıyor. Ne zaman kalksam tavuk gibi peşimde dolanıyor:) Her akşam bir iki saat parka gitmeye alışkın çocuk, gidemeyince onun bile sinirleri bozuldu.

Bilge' yle evde yürüyüş videoları açınca sinir oluyor.Evde olmaz bu işler der gibi yıkıyor ortalığı.

Bilge' nin odasından gün içinde  Japonca konuşmalar yükseliyor. Sanırım anime denizinde yüzüyor. Boğulur mu diye düşünmeden edemiyorum.

Bunlar olurken evin her işi ve yemek beklentileri iki ayaklılarda da, dört ayaklı da da bana yüklenmiş durumda. Az kaldı, yakındır kazan kaldırmam.

Dün akşam ne kadar sıkıldıysam korku filmi açtım ki, sahiden çok korkarım ve sevmem. Koca' yla izlemeye başladık, sahiden çok korkup hızlı hızlı geçtim. Koca sinir oldu, bu nasıl izlemek diye:))

Allah' tan güzel bir kitaba başladım. Henry Bauchau' nün Çevre Yolu kitabı, ilk sayfalardan kucakladı beni. Daha evvel Mavi Çocuk kitabını okumuştum, o da böyle hissettirmişti. 

Gündemin şuursuzluğuna hiç değinmeyeyim. 

Neyse hafta sonu kağıt kürek işlerim var, homeofis moduna geçer, kendimi korumaya alırım. 

İyi bakın kendinize ...


Yorumlar

  1. Korku filmi mi? Hayatta izlemem! Sıkıntıdan patlasam açıp izlemem. Ben dün akşam online tiyatro bileti aldım büyük bir hevesle ama o kadar kötüydü ki hiç izlemesek daha iyiydi. Yine de tiyatro aşkımdan vazgeçmedim, 14'ünde "Bir Delinin Hatıra Defteri"ni de izleyeceğiz. Ondan umutluyum :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder