17 Şubat


 Bana kalsa Woolf'la hemhal olmaya devam edecektim ama Bilge sabah evden çıkmadan, öğlen buluşup sinemaya gidiyoruz dedi. Öğleye doğru Koca Efes' i alıp bahçeye gitti, ben de Bilge' nin sınav çıkışına. Filmin üç buçuk saat olması, uyuma ihtimalimi kafamda dolandırıp durduğu için kahve içelim dedim. Şekersiz türk kahvemi içip, kahvedeki kediyle oynayıp, film saatine yakın Büyülü Fener' e gittik. Salon açıldı, yerlerimize yerleştik. Küçük bir salon, büyük bir perde ve kalabalık izleyiciyle film izlemeyeli çok olmuş. Lakin film tam anlamıyla muhteşemdi. Bırakın uyumayı, gözümü bile kırpmadım diyebilirim. Adrien Brody nasıl bir oyuncudur, nasıl bir yetenektir bu, inanılmazdı. Ayrıca bu kadar uzun bir filmi evde izlemek iyi bir seçim değil bence. Gidebiliyorsanız kendinizi ikna edip, sinema salonunda izleyin. Bilge sabah hala filmden bahsediyordu. Oscar favorim kesinlikle bu film.

Çıktığımızda hava kararmak üzereydi, azıcık da yağmur atmış. Havada kokusu kalmış, küçük bir alışverişin ardından eve geldik. Baktım Efes'in tüyleri bahçeden ne bulduysa toplayıp eve getirmiş. koca' ya sitem ederek, banyoya soktum. Temizledim, taradım, mis gibi oldu. Yorulmuş o da yattığı yerde sabaha kadar kaldı. 
Evi süpürdüm, sildim. Bir makine çamaşır yıkandı, serildi. Yoruldum, gerisi yarına kalsın dedim. İşle ilgili de ilgilenmem gerekenler vardı. Hava oldukça sevimsiz. Nermin Yıldırım' ın külliyatından son kitabı Rüyalar Anlatılmaz a başladım. Bir de Melisa Kesmez' in son kitabı Çiçeklenmeler e. 
Kahvemi yapayım, bugün dersim yok. Efes' i çıkartmadan küçük bir yoga pratiği yaparım. Akşama yüz yogası var.

Güzel bir hafta olsun...

Yorumlar