17 Mart
Garip bir hava var dışarıda. Gökyüzünü toz tabakası kaplamış gibi. Sabah yürüyüşümüzü yaptık, pazartesi tüm kalabalıklığıyla erkenden başladı. Daha az evvel işlerimi bitirebildim. Arada yemek yapabildiğim için kendimi tebrik ettim. Akşam gezmesine çıkmadan buraya uğrayayım dedim.
Hafta yine baş döndürücü bir hızda geçti gitti. Dün bahçeye gittik. Üç kök asma var, derme çatma bir çardağın altında. Haftaya mı budasam diye düşünürken komşum, geçen ay budadığını söyleyince, aldım elime bağ makasını. Antalya' dan beri yani yıllardır budama yapmamıştım. Önce ürkekçe başlayan makaslamalarım yolunu buldu sanki. Umarım doğru yapmışımdır. Kas hafızası filan diyoruz ya, el hafızası da vardır umarım.
Ani mevsim geçişi, zaten baharı iyi karşılayamayan bünyeme hiç iyi gelmedi. Oturduğum yerden kendimi kazımam gerekiyor. Kendi pratiğim rafa kalktı, birileriyle yapmıyorsam yoga yapamıyorum bir haftadır.
Yaren leylek geldi, kalbim pıt pıt, gözlerim yaşlı izledim yine bu yıl. Korkarak sordum yüce Google' a "leylekler ortalama kaç yıl yaşıyor " diye...
Kaybolduğum Şehirler bitti, güzel yormayan bir okumaydı. Uzun süredir biryerler gitmediğim, yeni bir şehir görmediğimi hatırlattı bana.
Kendi Hayatında Ölme Vakti bugün biter diye düşünüyorum. Kitabı sevdim, olay örgüsünde ve kitabın dilinde Mehmet Eroğlu ustalığı hayran bıraktırıyor.
Sezen Ünlüönen' in İmtiyaz, Yahut Cici Kızlara Bir Roman kitabını yarıladım, yazarın daha evvel okuduğum kitabına nazaran, daha da oturmuş üslubu. İlk kitabını da çok beğenmiştim.
Zümra Atalay' ın Mindfulness- Bilinçli Farkındalık kitabını sayfalar dolusu notlar alarak bitirdim. Şimdi Şefkat kitabına başladım. Şefkatin ne kadar zor olduğu ve üzerine çalılması gerektiğini çok güzel anlatıyor.
Günler bol okumalı geçecek gibi görünüyor.
Keyifli bir hafta olsun.
Yorumlar
Yorum Gönder