27 Mart


 Hava bu sabah şahane. Dışarıda güzel bir bahar sabahı var. Kuşlar, ağaçlar eşlik ediyor bu sabaha. Efes'le uzun uzun yürüdük. Bir iki arkadaşla karşılaştık. Efes çok muhabbet canlısı değildi, nazikçe (sadece ben) yanlarından ayrıldık.Efes her zaman ki gev gavlaryla önden yürüdü. Eve girmeden son durağımız parkta biraz oturduk. O ara ağaçtaki kediyi bir kez daha fark ettim. Aynı ağacın aynı dalında üçüncü görüşüm bu. İlk gördüğümde panik olmuştum, inemiyor sanmıştım. Bu sabahki halini görünce, patilerini üst üste atmış, iyice yayılmış sanırsınız  kuş tüyü minder de yatıyor, kedilerin bu dünyadan olmadıklarına iyice inandım.

Kitaplarını ilgiyle takip ettiğim Zümre Atalay'ın üç günlük meditasyon buluşmaları vardı. Önceki gün katıldım, dün dersim vardı katılamadım ve bu sabahta katıldım. İlk defa bu kadar kalabalık bir grupla meditasyonu deneyimledim ve çok iyi hissettirdi. Karşılamayı ve onunla kalmayı bilmediğiniz zaman farkındalık korkunç bir hal yaratıyor insanda. Bu karşılama ve birlikte kalma haliyse üzerinde çalışılması gereken bir mevzu. 

Kitaba gelince tek kelimeyle sevmedim.  Başlıkta geçen kız argoda eroin anlamına geliyor ve anlatıcının kaleminden bir bağımlının kendini öldürmeye karar vermesiyle başlıyor kitap. Hezeyanlar, halüsinasyonlar,  depresif ve karanlık bir metin. Tam zamanını bulmuşum okumak için. Allahtan ince bir kitap. Ne olacak diye somuna kadar dayandım. Neyse meraklısı okusun diyelim. 

İntermezzo dinlemeye devam ediyorum. Biraz resim yapıyorum, elim boyalara gidiyor.  Yeni bir kitaba başlayacağım ama henüz hangisi olacağına karar vermedim. 
Birazdan qigong dersim var. Sonra da vakit bulabilirsem yüz yogası yaparım, bakalım...

Yorumlar