17 Kasım
Dün bahçede üşütmüşüm. Nasıl fark etmedim sorusunu kovaladıktan sonra ıhlamur demledim, biraz da elma kabukları koydum. Limon da sıktım dumanı tüterken. Boğazımı yumuşattı. Yarın da doktor kontrolüm var. İlaçlarımın son demleri için. Az canım sıkıldı bu yüzden. Neyse ev ahalisi erkenden evden çıktılar, oh çok şükür dedim:) Bahçede dün budanan dalları toparlarken, ağaçları hazır taze bulmuşken aşka geldim. Oyma takımım elimde ağaç kokusu diye bir şey var. Nasıl güzel, nasıl meditatif derken ara verdim. Büyüyen fideleri yeni tarha diktim. Eldivenlerim çamur oldu diye onları da çıkarttım. Oyma bıçağını eldivensiz cahil cesaretiyle aldım elime ve tam kaptırmışken sol baş parmağımın hayat çizgisi üzerinden bir parçayı da oydum. Sahiden acısı büyük bir oyuk gibiydi, kanama durunca daha çok minik bir ısırık gibi olduğunu gördüm. Baticon, yara bandı, Koca söylenmesi gözlerini kısarak (bakamıyor) derken eve geldik. Güzelce sardım, su gelince çok acıyor. Aklıma ilk gelen bu el baget tutar mı sorusu olmasıysa ayrı bir şaşkınlık haliydi (yoga derslerim var bu hafta). Tutar galiba bugün deneyeceğim. Nazar yahu nazar, bekle nazar düpedüz salaklık işte:)
Geleyim kitaba sanırım altı aylık bir okuma hızıyla bitirebildim Claire Dederer' ın Canavar Hayranların İkilemi kitabını.
Canavar adamların sanatıyla ne yapmalı? Dahi sanatçı ayrıcalığı hak ediyor mu? Bir sanatçının harika bir eser yaratması için canavar olması mı gerekir? Sanatçıların yaşamı eserlere bakışımızı körleştiriyor mu? Bu soruların cevabını bulabildim mi bu okuma sonunda, bulamadım tabi ki de. Oldukça etkileyici bir kitap, ben nasılım bu konuda nasıl bir hayranım sorusu kitap boyunca kafanızı tırmalayıp duruyor. Kötü şeyler yapan bir sanatçının eserini beğenmek beni de kötü yapar mı? Bu soruyla boğuşurken Vladimir Nabakov ve Lolita bölümünü okudum. Bence kitabın en etkileyici bölümüydü. Yazar benden daha genç bir yaşta okumuş Lolita' yı ve ona da Humbert Humbert'in dilinden anlatılan onca duyguyu Nabakov' un nasıl bu kadar sahici anlatabildiğini düşündürmüştü. Bir daha Nabokov okumamamın altında belki de bu his vardı. Oysa Nabakov' un hayatı oldukça normal, sıradan, bildik. Hiç suça karışmışlığı yok. Sicili temiz. O zaman bu edebi ustalığı ve inanılmaz bir cesaret mi gösteriyor? Sanki kitaptaki tüm etik tartışmaların özü, temeli bu. Sadete gelecek olursam okuyun derim ama kendinize zaman ve alan açarak okuyun.
Bu sabah eski, çok eski çalma listelerimi dinliyorum. Bu şarkıya denk geldim, uzun zamandır dilemiyormuşum. Oysa ne güzeldir. Belki siz de dinlersiniz. İyi bakın kendinize...

Yorumlar
Yorum Gönder