SİMURG EFSANESİ


"Başlığa bak, resme bak ne alaka?" diyebilirsiniz. Ama demeyin. Yukarıdakileri dün yaptım, kusurları olmakla beraber bana ait olduklarından çok sevdim hepsini.En kısa zamanda güzel deriler alıp ucunda sallandırmayı düşünüyorum. Bilge' ye masal okurken, efsaneler geldi aklıma nette bir bakayım dedim."Simurg efsanesi" ni böylelikle okudum, hoşuma gitti ve paylaşmak istedim.Kaynak belirtilmediği için ben de kaynaksız yazıyorum.Bu arada Bilge bu sabah yanımıza yatıp şu soruyu sordu "Beni nerden aldınız?" Ben şaşkın bakarken, yorgan ve yastığa gömülmüş kafasını çıkartan koca " annenin karnından aldık" dedi.Bilge' de "hımm tamam" dedi. Bu konuşma karşısında kafamda iki şey oluştu. Birincisi Bilge "annenin karnı" diye bir alış veriş merkezi olduğunu düşünüyor" ikincisi "bu mevzular derin ben anlamış numarası yapayım, nasıl olsa ilerde anlarım" diye kafasından geçirdi. Şu an Goo goo dolls' tan "Iris" i dinliyorum. Bu gün artık tekrar takrar dinlerim. Bu gün insanların elleri ceplerinde koşmaya çalışırken penguenlere benzediklerini fark ettim. Koca da bu şekilde düşerlerse daha çok yaralanma riskleri olduğunu söyledi.Efsane aşağıda, kendinize iyi bakın...
Rivayet olunur ki kuşların hükümdarı olan Simurg (Zümrüd-ü Anka ya da Phoenix) Bilgi ağacının dallarında yaşar ve herşeyi bilirmiş. Bu kuşun özelliği göz yaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra küllerinden yeniden dirilmesidir...
Kuşlar Simurga inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş.Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurgu bekler dururlarmış.Ne var ki Simurg ortada görünmedikçe, kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Derken bir gün uzak bir ülkede, bir kuş sürüsü Simurg' un kanadından bir tüy bulmuş.Simurg' un var olduğunu anlayan dünyada ki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg' un huzuruna gidip, yardım istemeye karar vermişler. Ancak Simurg' un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı' nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş.hepsi birbirinden çetin yedi vadi.İstek, aşk, marifet, istisna, tevhid, hayret ve yokluk vadileri...
Kuşlar hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş...
"Aşk Denizinden" geçmişler önce..."Ayrılık Vadisi" nden uçmuşlar..."Hırs Ovası" nı aşıp, "Kıskançlık Gölü" ne sapmışlar... Kuşların kimi "Aşk Denizi" ne dalmış, kimi "Ayrılık Vadisi"nde kopmuş sürüden.Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle...
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp.Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış).Kartal yükseklerde ki krallığını bırakamamış. Baykuş yıkıntılarını özlemiş, balçık kuşu bataklığını...
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu "yok oluş" da bütün kuşlar umutlarını yitirmiş...Kaf Dağı' na vardıklarında, geriye otuz kuş kalmış.
Sonunda sırrı sözcükler çözmüş.Farsça "si" "otuz " demektir, "murg" ise "kuş". Simurg' un yuvasını bulunca öğrenmişler ki "Simurg-Otuz kuş" demekmiş. Onların hepsi Simurg' muş.Otuz Kuş anlar ki aradıkları sultan ;kendileridir ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur...

Yorumlar