11 Kasım


 Bir haftadır yazmamışım. İşlerin yoğunluğu bir taraftan, dil köküme doğru çıkan yara bir taraftan pek keyfim yoktu. Ne fenaymış bu dil yarası:( Hindistan cevizi yağı ve ada çayı imdadıma yetişti. Üç dört gün sol tarafım çok fenaydı. şu an acısız yutkunabilmek çok büyük bir nimet diye düşünüyorum. 


İşlere gelince yıllardır ticaret yaparız hiç böyle saçma sağan bir dönemden geçtiğimi hatırlamıyorum. Endüstriyel mutfak ekipmanları servisliği yapıyoruz. Yıllardır bir yerli, bir yabancı markanın servisliğini yaparız. Yabancı markamız( İspanyol) ekonomi sapıtmaya başlayınca Türkiye' deki fabrikasını kapatıp, yatırımını çekti. Bir ofis, bir depoyla çalışıyorlar. Zaten döviz alıp başını gidince yerli markamız daha çok rağbet görmeye başladı. Bizim gibi pek çok servis var. Sırf bu şehirde dört servisiz. Bu da iyi bir şey bence, müşteri tek bir servise bağlı kalmıyor. İş yükü de sizi ezmiyor. Ama gelin görün ki ortalık öyle garip bir hale geldi ki, kimyasal fiyatı verdiğim bir müşteri bir süre sonra  beni arayıp, ürünlerin kalitesinde bir sorun mu var, kaç yerle konuştum sizin fiyatlarınız çok düşük dedi. Şaştım kaldım. Yaklaşık sekiz aydır aynı fiyata satıyorum dedim, alışlarım da değişmedi. Ürünlerin belgelerini, etiketlerini yolladım. Neyse müşteri ikna oldu ama sinirlerim bozuldu. Bu fırsatçılık korkunç, benim de acayip fiyatlara parça aldığım durumlar oluyor ama kar marjı dediğiniz rakamların yanına sıfırlar eklemek nasıl bu kadar kolay olur. Biliyorum hayatın her alanında böyle oldu. En basiti market rafından aldığımızı ürünü bir daha aynı fiyata alamıyoruz. İnsanların vicdanları nereye gitti...

Deniz Poyraz'ın Dünya Unutana Kalır kitabını okudum. Başlıktaki gibi etkileyici bir kalemi var yazarın. Dört öyküyle su gibi aktı kitap ama ilk kitabı Emine' nin Yanında Konuşulmayacak Şeyler
bambaşkaydı...

Pastırma yazı denen güzel havalar her an bitecek gibi. O yüzden güneş görünce hemen dışarı atıyoruz kendimizi. Bu sene sonbahar ya çok güzel ya da ben bu sene sonbaharı çok sevdim. Her rengi sanki ruhuma dokunuyor, iyi hissettiriyor...

Bu hafta Bilge' nin sınav haftasıydı, heyheyleri tepesindeydi hiç bulaşmadım...Haftaya tatil, iyi gelir umarım...

İşten tüm hafta geç çıkıp, ofisin oralarda gezip, parka gidemeyen Efes' te bozuk atıyor, hafta sonu onu da bıkana kadar parka götürürüm, keyfi yerine gelir...

Sağlığınıza dikkat edip, akıl sağlığınızı korumaya alıp, kendinize iyi bakın.... 

Yorumlar

  1. Kesinlikle vücut sağlığı kadar akıl sağlığımızı da korumalıyız, öyle acayip zamanlardan geçiyoruz.
    Sadece şu anlattığın kendi çalıştığın konuyla ilgili olay bile, insanların değer ölçülerinin ne kadar aşındığının göstergesi. :(

    YanıtlaSil
  2. Kısa bir süre önce bir yumak aynı marka ipin değişik renkleri olsun diye üç ayrı yerden 15, 18 ve 19 TL'ye satın aldım. Kimi senin gibi aldığı zamanki stoğuyla aynı kâr marjını koruyor, kimisi de eski stok olmasına rağmen güncel fiyatıyla satıyor e çünkü vicdan. Yaşam şartlarının çok zor olduğunu anlayabiliyorum ama özellikle ticarette etik kuralların kaybolmasının da bir ülkeyi felakete sürükleyebileceğini çok iyi gözlemliyorum. Serbest piyasa ekonomisi bizim gibi geri kalmış ülkelerde maalesef böyle algılanıyor, ne üzücü. Allahtan % 99'u müslüman olan, Ömer gibi halifesi olan bir toplumuz, yoksa daha ne olurdu Allah muhafaza ;)))) Sömürü her yerde, ahlak sözlükte kaldı...
    Efes'i de çok öptüm, nasıl surat sallıyodur o şimdi gözlerimin önüne getiriyorum da ;)

    YanıtlaSil
  3. Artık hiçbir ürünü aynı fiyata alamıyoruz ya da ancak daha azını aynı fiyata alıyoruz gerçekten de dediğin gibi. Fiyatları arttırıp gramajları azaltıyorlar günden günden. İçinde olduğumuz suyu yavaş yavaş ısıtıyorlar, pişiyoruz ama gıkımız çıkmıyor.

    YanıtlaSil
  4. Vay halimize! insanlar ne hale gelmiş, en kısa yoldan para kazanmak tek amacımızdı
    şimdi de nasıl milleti kazıklarım daha fazla kazanırıma döndü. kısa vade de
    kazanılıyor ama bir çok yönden bumerang bize dönüyor aslında

    YanıtlaSil

Yorum Gönder