13 Haziran



 Pazartesi hakkını verdi, bir sürü telefon görüşmesi, sevimsiz uzun bir toplantı, hava kötü olduğu için dibimden ayrılmayan Efes. Bir de okula gitmediği için keyiften dört köşe olmuş Bilge var. İşle ilgili saçma bir toplantıya da dahil olmak zorunda kaldım. Bir ara avaz avaz bağırmak istedim.

Otuz kiloluk, kapının önünden kuş uçurtmayan Efes oğlanın gök gürültüsünden aklı gidiyor. Bıyıkları titremeye başlıyor, güleceğim gülemiyorum. Masamın altını mesken tutuyor, kıyamıyorum.

Sabah ofise gelirken Mine Söğüt' ün Başkalarının Tanrısı kitabını aldım, kapak bana ben kapağa baktım zaten içim şişmiş başlayamadım, akşama artık, belkide yarına.
Bu ara niye okuduğum hiçbir şeyi beğenmiyorum diye sordum durdum kendime. 

Akşama kadar ha yağdı ha yağacak diye baktım durdum dışarıya. Çok yağmadı, hatta akşam üzeri güneş bile çıktı.Fırsat bu fırsat deyip Efes' i kaptığım gibi parka götürdüm. Bir iki tur attık, ıslak banklara oturmak istedi, baba gelmiş diye kandırdım. Hışır hışır eşofmanıyla yürüyüş yapan, bizi gördükçe yengeç vari yürüyen kadına sinir oldum. Elimdeki tasmanın ne işe yaradığını gözüne soka soka anlatmak istedim. Sonra bunun çok yorucu olduğun fark ettim. Baba gelmiş yalanını sürdürüp, ofise döndük. Bazen Efes' e bakıp keşke konuşsa diyorum ama neler söyleyebileceği ihtimallerini düşününce bu fikri hemen kovalıyorum zihnimden. 

Bu hafta kırk bin adım hedefi koydum kendime. Ortalama günlük 5700 adım, yaparım sanırım.İşe takılınca oturup kalıyorum. 
Kalkıp biraz yürüyeyim.



Yorumlar