2 Şubat

Artık bilet basmıyoruz deyince gişedeki görevli canım sıkıldı. Defterimin bir köşesine yapıştırmayı seviyordum oysa. Gün boyu kar yağdı durdu, hatta akşam üzeri Efes' le yürüyüş dönüşü tipiye çevirdi. 
Kapının önünde silkelenirken Bilge' ye, akşama ne yapsak gitmesek mi oyuna dedim. 
Sahnede devleşen Bengisu Gürbüzer Doğru'yu alkışlarken Bilge yüzünde kocaman bir gülümsemeyle iyi ki gelmişiz dedi. Sahiden iyi ki gitmişiz, şahane bir oyun izledik. Çıkışta Bilge biraz yürüyelim dedi. Tunalı' nın akşam hali hoşuna gitti. Dişlerimiz takırdarken açık bir mağazaya girip,  ona pantolon aldık. Pek keyiflendi. Eve geldik, azıcık Efes'le tepiştiler, ben Koca' ya oyunu anlattım. Kitabımı okurken uyumuşum.
Pavase' nin Geceleri, Sokaklarda kitabına geçen hafta başlamıştım. Kitap yazarın on yedi yaşındayken yazmaya başladığı ve öldükten sonra yayımlanan öykü ve öykü taslaklarından oluşuyor. Bazıları çok ilginç, bazıları uçup gidiyor aklından. Bir kaç öykü kaldı, bugün bitiririm.
Pınar Öğünç adını duyduğum ama daha evvel hiç okumadığım bir yazar. Beterotu kitabındaki öyküleri de iki günde dinledim. Sakin, yormayan öyküler, sevdim.

 Bu kareyi çok sevdim. Hava nasıl olursa olsun, gezdikten sonra ya oturup ya da bir köşede durup havayı kokluyor. Yüzüme bakıyor, ben de koklayayım istiyor diye var sayıyorum. Sümüklü burnumla kokluyorum ama biliyorum o daha farklı kokular alıyor. Ben koklarken genelde o anı düşünüyorum, o anı hissediyorum, zorlamadan, etiketlemeden, sadece o anı. Çok iyi hissettiriyor, Bilge dudağını büzüp çok romantiksin diyor, sonra o romantik kelimesi, ormantiğe kadar evrilip, pis bir sırıtışla taçlanıyor. Peh, hiç umurumda değil, bir gün onun da havayı koklayacağını biliyorum:)

Yorumlar