25 Ağustos


 Okullar pazartesi açılıyor, her şeyi düzenlemek lazım diye dolanıyorum ortalıkta. Ofise sabahtan Koca' yla gidip, öğlen işimi bitirince eve yürüyerek dönmeye karar verdim. Hafta başı denedim, en yokuş çıkmadan uzata uzata gelince 2,25km. Efes'i evde bırakacağım. Bilge' nin okulu sabah dokuzda başlıyor. İki gündür deneme yapıyorum, sabah yediye on kala Efes' le yürüyüşe çıkıyoruz, yaklaşık 2km. yürüyüş güzergahımız var (sokak köpekleriyle karşılaşmazsak) sekiz olmadan eve dönüyoruz. Güya deneme yapıyoruz, ev ahalisi hala yatakta. Kahvaltı hazırlığına başlıyorum bir taraftan da ortalığı toparlıyorum. Sekiz buçuk gibi evden çıkmak gerekiyor, trafiğe takılma payını hesap edince. Sabah Bilge' yi okula biz bırakacağız, dönüşte otobüsle kendisi dönecek. Efes evde yalnız kalmaya biraz bozulacak ama alışır nasıl olsa. 

Bu sabah artık isyan ettim, niye yardım etmiyorsunuz diye. İstemedin ki dediler, ya sabır çektim. 
Yarın sabah göreceğim bakalım, beyinlerine kazıdığımı düşünüyorum.

Neyse sabah Efes' le dönerken yolun sağ tarafındaki evden eve taşıma firmasının aracını gördüm. Biz oradan geçerken yoktu, ne ara gelip, aracı da o kadar  doldurmuşlar diye düşündüm. Efes parka girdi. Parkın girişindeki çöp arabasını karıştıran bir adama takıldı gözüm. Tahminimce evden taşınanlar ne var ne yoksa çöpün yanına yığmışlar,  o da inanılmaz bir el çabukluğuyla işine yarayanları ayırıyor. Poşetlerden neler neler çıkıyor. Payetli, parlak renkli birbirine benzeyen giysileri aldı poşetin içinden , sağına soluna baktı, geri koydu poşete. Başka bir poşete geçti, boks eldivenleri çıktı, yüzüne bir tebessüm yayıldı, hızlıca arabasına attı eldivenleri. Ardından tenis raketleri, süslü ayakkabılar, ne olduğunu onun kadar benim de anlamadığım bir dolu ıvır zıvırla tepeleme doldu arabası. Vurdu yokuşa, o uzaklaşırken, başka bir toplayıcı yaklaştı kalanlara, öncekinin beğenmediklerini o pek de seçici olmadan aktardı arabasına. Nakliye arabasıyla birlikte biz de işimizi bitirip eve doğru dönüşe geçtik. 

Taşınıyor olsam arınma diye adını koyar, ben neler atardım evden diye düşündüm. Payetli elbiselerim ya da raketlerim yok ama eminim bir dolu malzeme yığardım ben de. Belki de ufaktan dolap diplerini eşelemeli, bilemiyorum:))

Yorumlar

  1. ne zaman bir şeyleri gözden çıkarmaya kalksam, başarılı olamıyorum. Sanırım birinin yanımda durup, o eşyanın kullanımıyla ilgili bana yorum yapması ve düşünmemi sağlaması gerekiyor. bir kere mutfaktaki kutularım için eşim , bunlar hiç bir işe yaramıyor, kaldırsan azaltsan gibi laflar etti. Mutfağı söylene söylene , ağlaya ağlaya dımdızlak ettim. Her süsü , her estetik şeyi kaldırdım. benim güzel teneke kutularımın içindekileri cam ve plastik kaplara koydu. Böyle mutfağı , otel odası gibi ruhsuz bir şey yaptım. Alın size mutfak dedim. Kendi yemeğinizi de kendiniz yapın bundan sonra. Sonra hızımı alamadım, 1-2-3 ve sonrası sanırım 4-5 şat jagermeister içip , mutfak camını sildim. 8. kat. öyle sinirlenip kendimden geçtim işte. sonra kendimi , soğuk suyla duş alırken hatırlıyorum. Ayıldığımda, eşim arka planda olup bitenin farkında değildi. o sadece içip sarhoş olduğumu zannetti. cam sildim , dedim. Neden ki bu vaziyette diye bile sormadı. Yani teneke kutularımın boş ya da dolu raflardan kaldırılmasını istediğine içerlenmiş olabileceğim aklının ucundan bile geçmemiş. İşte böyle. güzel yazı ve anı oldu aslında. kutularımın fotoğraflarını çekip o günü yazabilirim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizimkilerin o kadar umurunda değil ki, deli ediyorlar beni. Erkek rahatlığına bir de ergen rahatlığı... bazen sırf canım sıkılmasın diye boş veriyorum:( Bir an 8. katta cam silerken hayal etmeye çalıştım aman diyeyim:)

      Sil

Yorum Gönder