04 Eylül


 Hafta Sonunu Alain Gillot' un Bir Ada İcat Etmek kitabı doldurdu. Bir yas hikayesi, hüzünlü ama güzel bir okuma oldu. İnsanların ölümü karşılama şekli, duyguları, üzerinizde yarattığı empati hissi...

Cumartesi sabah aniden düşen hava sıcaklığı ve yağmurla bünye biraz sarsılsa da, serin hava hepimize iyi geldi. Pazar günü de tüm gün yağmurluydu. Şimdi de yağmaya devam ediyor. Uslu uslu yağdığı için birazdan şemsiyemi açıp, kulaklıklarımı takıp, eve doğru yürüyeceğim.

Avm' de istemeden de olsa pek çok insanı gözlemleme durumunda kalıyorsunuz. 
Yirmili yaşlarının başlarında olduğunu düşündüğüm iki genç kadının konuşmaları geldi kulağıma. Zengin birini bulamayacaksan, en azından işi, evi ve arabası olan birisini bul bari dedi. Diğeri tabi canım diye onayladı. Ortaya koydukları standart beni hayretler içinde bıraktı. 

Sekiz on yaşlarında her halinden yaramazlık akan erkek çocuğu elindeki telefona bakıp babasına niye bu telefon 128 Gb. bilmem kimin babası 256 Gb. telefon almış demesiyle babasının okkalı bir küfrü savurması bir oldu. Elinden telefonu da hışımla aldı. Adam haklı dedim. 
En son yine bir erkek çocuğunun eli dolu ve ağzı abur cuburla dolu olduğu halde annesine yeme sakın ben yiyeceğim, sakın yeme demesini şaşkınlıkla izledim.

Sanki tüm çocukların işitme sorunu varmış gibi bağırıp duran anneler, yanındakileri tanımıyormuş, hatta oradan geçiyormuş edasındaki babalar acayipti.

Neyse ki çok kalmadık, işimiz halledip kaçar gibi döndük evimize. 

Güzel bir hafta olsun.


Yorumlar

  1. offf çok yorucu , sırf çocuğun dünyaya gelmiş olması ile ebeveyn olduğu kanısına kapılan henüz kendisi birey olamamış insanları gözlemlemek hem bilgilendirici hem yorucu ve ümit kırıcı geleceğe doğru kendi adıma kaçıyorum artık insanlardan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen çok sıkıcı, özellikle uzak duruyordum ama gel gör ki burnunun dibinde bitiyorlar:(

      Sil
  2. bu kitabı çok sevdiler, ben de merak ediyorum. Yeni nesil çocuklar, travmatik yetişiyor. Anneler babalar da öyle . Çocuğa bak anneyi babayı tanı. sürekli bağırış, çağırış halindeler hepsi. Ev, park, avm fark etmiyor. parkta çocuklar çığlık çığlığa anneler kenarda oturmuş konuşuyor. neden bağırıyorsun bağırılmaz demek yok. evin içine kadar o sesler geldiğinde, şimdi bu çocuğu kaçırıyorlar mı ? biri kesiyor mu ? bir yerine bir şey mi yapıyor bu duruma alışık olmayanlar pencerelere koşuyor, ama anne öyle kenarda çekirdeğini çitliyor, biriyle konuşmaya devam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İş Bankası' nın Çağdaş Edebiyat Serisinden bir kitap, yeni ve güzel bir seri. Serinin tüm kitaplarını aldım ve yenisi çıktıkça almaya devam ediyorum. Bilge' yi büyütürken hep aklıma görgülü kuşlar gördüğünü işler lafını kazıdım. İnsanları eleştirip durmaktan hoşlanmıyorum ama gördükçe de dayanamıyorum. Nasıl bir rahatlık, umursamazlık anlamıyorum

      Sil

Yorum Gönder