06 Aralık
Dün akşam Bilge' ile şahane bir konser dinledik. Daha evvel hiç görmediğim enstürmanlar, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası müzisyenleri konuk şef Wilson NG ve diğer konuk flüt sanatçısı Denis Bourıakov tam bir müzik ziyafeti verdiler. Pandemiden beri Cso konserlerine gelmiyorduk. Salon oldukça kalabalıktı. Konser başladı, ilk bölüm bitmek üzereyken salondan sevimsiz iki tipin konuşmaları geldi kulağımıza. Şef durdu, orkestra durdu, zaman durdu sanki, müzisyenler dönüp seyircilere yani bizlere doğru baktılar. Resmen midem düğümledi, sessizlik geri gelince her şey kaldığı yerden devam etti. Bu konser biletlerini geçen ay almıştım. Bilet bulmak çok zor, satışa açıldığı anda kapanıyor. Bir şekilde bilet bulduğum etkinliklerde ise genelde karşılaştığım görüntü aynı. Sanki kafasına silah dayayarak getirilen tipler var. Kıpır kıpır, sürekli cep telefonuyla kayıt yapan, bundan sıkılınca, mesajlarına bakan, mesajlaşan, sosyal ağlarda gezen, ne kadar ekran ışığını kıssa da ne yaptığı belli olan tipler. Niye geliyorsunuz sahiden anlayamıyorum demek istiyorum, niye?
Neyse konser güzeldi, iyi ki gitmişiz.

Fredrik Backman' ın iki kitabını verdi bu yaz Sevgili Leylakdalı. Çok ilginç oku bakalım nasıl bulacaksın dedi. Ben kitaplara başlayana kadar yazar Goodreads' ta sanırım en iyi kurgu dalında oylamalarla birinci oldu. Endişeli İnsanlar' a başlar başlamaz, bu nasıl bir dil dedim. Çok itici geldi hatta kaba. Sonra bu dil garip bir yere beni şaşırta şaşırta evrildi. Sahiden okuduğum en ilginç kitaplar listesine ekledim. Bir araya saçma bir absürtlükle gelen bir grup insanın, hayatlarına böyle dokunulabileceğini hiç düşünmemiştim. Çok iyidi. Kitap bittiğinde başta kaba dediğim dilin, alaycı yaramaz bir yazar dili olduğunu fark ettim. Yalnız bu kadar ironinin içinden mutlu sona (spoiler verdim) ulaşılması ise bambaşka bir şaşkınlık unsuru. Kolay okunuyor, benim elimde diğer okumalar yüzünden biraz uzadı.
Bugün onu da yapayım, bunu da yapayım demeden bir gün olsun dedim. Okuyarak, izleyerek geçti gün. Efes' le akşam yürüyüşümüz de günün hareket halkasını tamamlasın artık dedim. Hava iyiden iyiye soğudu. Yapraklar dökülmeye devam ediyor ama neredeyse renk kalmadı. Keşke yağmur yağsa, malum sussuzluk endişesi yanı başımızda. Bilge Almanca dersinden geldi. Kendine kolay bir şeyler hazırladı yemek işini halletti. Koca diş hekimine kızgın, kalıcı dişleri yerleştirilecekti ölçü de sorun çıkmış. Tost yeme hayalleri suya düştü, çorbacıya gidiyorum dedi. Markete gitmeye üşenip, online alışveriş işini hallettim. Dolap dolu, yarın belki bir ara bahçeye uğrarız, güne bir de alışveriş sıkıştırmayayım dedim.
Yalnız yazdıklarıma bakınca güne başlama niyetimi biraz bozmuşum, olur o kadar diyelim...
İyi bakın kendinize.

Yorumlar
Yorum Gönder