29 Mart

Geç yatınca geç kalkmaya alışmayan bünyem yine aynı saatte, gözlerimin altında torbalarla uyandı. Benim uyanmamla evdekiler de hemen hareketlendiler. Delireceğim azıcık zihnimi toparlayıp, kitap okuyayım falan yok. Ev hepsi dahil ev ya, kahvaltı bekliyorlar. Beklesinler tabi, günün en güzel öğünü, lakin gerçekten bekliyorlar.Kimsenin elini birşeye uzattığı yok. Öğlen sebze yemeğine burun kıvırdılar, ben de kükredim aç kalın umrumda değilsiniz dedim. İkisi de paşa paşa mutfağa girip kendilerine yemek hazırladılar, vicdansızlar...

Bir gün evvel Netfiliks çöplüğüne dönen bünyem için gündüz birşey izlememe kararı aldım. Yine dün Bilge' yle kızkardesten istediğim yedişer şarkılık çalma listelerini açtım. Oh mis gibi oldu.
Annemden getirdiğim zeytinlerin sonuncusunu da açıp kavanozlara koydum, Nasıl güzel, bu sene daha çok yapmalı...umarım yapabilirim...

Yine telefon konuşmalarına takıldım, bazı konuşmalar bana hiç iyi gelmiyor...Virüsten daha fena, duymadığım, duymak istemediğim konuları dinleyip, cevabını bilmediğim sorularla boğuşuyorum...

Darlandım markete gideyim dedim. Bilge ben de geleyim dedi. Elimizde eldivenler boynunuzda baflarımız, markete girerken bafları burnumuza çektik. Eller yukarı, kasayı boşaltın gibi salak bir cümle geçiyor insanın içinden:)) Bu arada markete girmeden elimi cebimden çıkartırken eldivenli parmağımın bir kısmını eldiven yedi. Amanın işaret parmağımın üzerinde kocaman bir delik. Hemen oraya bir düğüm attım. Bilge çok akıllısın dedi, bence yedek eldiven almadığım için hiçte akıllı değililm.

Yol üzerindeki bütün ağaçlar ve yolun karşısındaki ( Bademli diyorlar oraya) tepe pembe beyaz çiçeklere bürünmüş, ufak ufakta yağmur yağıyor. Bilge bu güzel hissiyatımın içine şu cümleyle etti; anne bir daha siyah plastik eldiven alsana bunları hiç sevmedim....

Kırık Kanat bitti, güzel bir okuma oldu. Karamazov Kardeşler' e devam ettim.

Yoga hocam online ders için link yollamış, programı indir, kur ve sanki yapamadım hissi...ilk ders salı günü bakalım ...

Akşam iki bölüm Resturants On the Edge izledim. Bölümün biri Kanada' da bir yerdeydi, deniz, göl,yemyeşil araziler,restoran sahibi de sevindikçe ağlayıp duruyordu:(( Şimdi ne yapıyordur diye düşündüm...

Örgü filmim de Babamın Mutfağı oldu.Tek başıma izlemeye başlamıştım, bizimkilerde geldiler, birlikte izledik.
 Çok hoş bir filmdi.Somölye ( doğru yazmısımdır umarım) olmak isteyen oğul, ( ailesinin Somalili espirisi) baba mirası restoranını ona bırakmak isteyen baba...güzeldi...

Karamazov Kardeşler' i okurken uyumuşum, yastık niyetine( 1025 sayfa)...





Yorumlar

  1. Aile içi ilişkiler de sınavdan geçiyor gibi..

    YanıtlaSil
  2. Seviyorum yAZILARINIZI:) Sizden sebep Freud'u izledm tum gun dun,sevdim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel çok sevindim, ayrıca çok teşekkür ederim beğenmeniz ne güzel;)

      Sil
  3. Hahahaaaa :) Siyah eldiven al tabi annesi...
    Bizimki de beyazı beğenmiyor ne hikmetse

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay Şebocum ben de bunların kafasından istiyorum diyorum bazen sonra silkinip tövbe ediyorum:)

      Sil
  4. Bitirince söylersin artık hangi Karamazov senlik diye. ben de uzun yıllar
    sonra okumuştum ama tekrar okumak isterim. 4 kardeşin birbirinden farklı
    yönleri işte hayatın cilvesi dedirtiyor. dostoyevskinin son kitabı zaten bu,
    4 ay sonra da ölmüş zaten.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu an en çok babaları dahil hepsi sevimsiz geliyorlar bana :))

      Sil

Yorum Gönder